31 Aralık 2024 Salı

14 YIL ÖNCEKİ SURİYE'DE YOLCULUK(3): MALULA YAKILMADAN ÖNCE

Şam'da sabah saatleri. Trafik yoğun ve korna sesleri siren seslerine karışıyor. Önceki gece misafir olarak konakladığımız Tayyare binası önünden taksi çevirmeye çalışıyoruz. Bir, iki ve üçüncü denemede başarıyoruz. İran üretimi Saipa Saba model eski bir taksiye atlıyoruz. Suriye bir açık hava müzesi ve bu müzenin belki de en özel köşelerinden birine Malula'ya doğru yolculuğumuz başlıyor. Şam'a yaklaşık 1 saat uzaklıkta yer alan Malula Hristiyanların yaşadığı ve dünyada Hz. İsa'nın dili Aramice'nin konuşulduğu tek kasaba. Maalesef bu kasaba da bugün Suriye yönetimini ele geçiren unsurlar tarafından savaş döneminde şiddete maruz kaldı ve yoğun tahribata uğradı.



Büyük kayalıklardan oluşan dağ silsilesine sırtını yaslamış ve korunaklı bir vadi içerisinden ta Irak ve Ürdün sınırlarına kadar uzanan büyük Suriye çölü ile Şam ile Humus'u birbirine bağlayan otobana doğru bakan ve konumu itibari ile stratejik önemde sahip bir Hristiyan kasabası Malula.



Malula merkezine geldiğimizde üç-beş kelimeden ibaret kıt Arapçamızla anlaşmaya çalıştığımız taksici ile gezimiz bittiğinde bizi aynı yerden alması için anlaştık. Aslında anlaştığımızı sandık.:)



Bu kasabadaki derin sessizlik ve mistik hava bizi daha ilk adımda etkiledi. Gözümüze ilk çarpan şey kasabayı çevreleyen dağların zirvesindeki devasa boyuttaki İsa ve Meryem Ana heykelleri oldu. Sanki bu kasabayı yüzyıllardır kendine has dokusuyla koruyan bu heybetli heykellerdi. Ayrıca kayalıkların üzerine nasıl resmedildiğini merak ettiğimiz haç işaretlerini gördüğümüzde sadece birkaç kilometrelik mesafeyle birbirinden ayrılan Suriye kentlerinin kültürel zenginliğine bir kez daha hayran kalmıştık. Hz. İsa'nın bir süre yaşadığı söylenen ve  Aramice'nin konuşulduğu dünyadaki tek kentteydik.  



Malula'da ilk ziyaret ettiğimiz yerlerden biri Aziz Sergius ve Aziz Bacchus (Mar Sarkis) Manastırı'ydı. Manastıra küçük ve dar bir kapıdan eğilerek girdiğimizi hatırlıyorum. Olağanüstü güzellikteki bu Katolik manastırında bizi son derece sıcak bir şekilde karşıladılar. Manastırda görevli rahip bir yandan çayını yudumlarken bir yandan da gülümseyerek bizi selamladı.

Malula - Ağustos 2010 (Fotograf: G.V.)

Ortadoğu'nun bu en eski manastırlarından birinde biz de geleneğe ayak uydurup mum yakıp dilek tuttuk. Elimde mumla bir süre düşüncelere dalıp "Bu topraklarda savaş eksik olmuyor ve o çemberin dışında bir tek Suriye kaldı. Huzur ve barış sürsün ve buradaki renkli toplum yapısı bozulmasın" diye geçirdim içimden. Bu dileğimden 7 ay sonra başlayan halk ayaklanmasının korkunç bir savaşa dönüşmesi ve bu savaş sırasında Malula'nın da bir harabeye dönüşmesi beni derinden üzmüştü. 

Malula - 2014 (Sputnik-1)

Bir dönem Suriye'yi ziyaret eden yabancı turistlerin en gözde uğrak mekanlarından biri olan Malula 2013 yılında bugün Suriye'de yönetimini elinde bulunduran HTŞ'nin (Heyet Tahrir El Şam/ Şam Kurtuluş Heyeti) o dönemdeki adıyla El-Nusra Cephesi'nin ve El-Kaide bağlantılı beraberindeki silahlı ortaklarının saldırısına uğradı. Kasaba sakinlerinin büyük çoğunluğu El-Nusra saldırısı sonrası Şam'a kaçtı. Kasabada yaşayan çok sayıda kişi öldürüldü. Azize Tekla Kilisesi rahibeleri kaçırıldı. Uluslararası girişimler sonucunda rahibeler serbest bırakıldı. El-Nusra kasabayı 1 yıl kontrolü altında tuttu. Bu süreçte kiliseler tahrip edildi. Heykeller ve tasvirler yakılıp yıkılıp yok edildi. Suriye Ordusu kasabayı 2014 yılının sonlarına doğru geri aldı ve dönemin Cumhurbaşkanı Beşar Esad kasabayı ziyaret etti. Restorasyon ve yeniden inşa süreci başlatıldı.  



Malula antik kenti tarih boyunca birçok istilaya maruz kalmış. Ancak her defasında küllerinden doğup tarihi ve dini dokusunu korumayı başarmış. Malula'nın Hz. İsa'nın konuştuğu dil olan Aramice'deki anlamı "Giriş" demek. "Malul" Arapça'da hasta anlamına geliyor; "Malula" da hastaların şifa bulduğu yer. Kentin hikayesi Azize Tekla'ya kadar uzanıyor. 


  
Aynı zamanda Malula'da bir kiliseye de adını veren Azize Tekla'nın eski dönemlerde hastalara şifa dağıttığına inanılıyor. Malula'nın ilginç ve mucizevi hikayesini Azize Tekla'nın Roma askerlerinden kaçarken karşısına çıkan ve Tanrıya kendisine yol göstermesi için dua ettikten sonra ikiye ayrıldığı rivayet edilen o devasa kayalıkların arasında yürürken dinlemek gerçekten tüyler ürperticiydi. Bu arada zamanı ve mekanı farklı olan benzeri pek çok hikayenin farklı inançlarda da yer aldığı eminim sizin de dikkatinizi çekmiştir.



"Rivayate göre Azize Tekla  tek tanrı inancının şiddetle cezalandırıldığı dönemlerde Anadolu’da yaşarken Roma İmparatorluğu'nun baskılarına ve çeşitli işkencelerine maruz kalır. Ancak inancından vazgeçmeyen ve mucizevi şekilde kurtulmayı başaran Azize Tekla Antakya üzerinden Şam yakınlarındaki bu kasabaya kadar kaçmaya başlar. Bugün bu  kasabanın bulunduğu yere geldiğinde büyük kayalık bir bölgede sıkışır. Önünde kayalıklar, arkasında da onu kovalamaktan bir türlü vazgeçmeyen Roma askerleri vardır. Azize Tekla Tanrıya kendisine bir yol göstermesi için dua eder ve bu duası kabul edilir; kayalıklar ikiye ayrılarak Azize Tekla’ya yol açar. Onun adını taşıyan kilise de bu kayalıklara oyularak inşa edilir." 



Malula'nın etrafı kayalıklarla çevrili dar sokaklarında bir süre yürüdük. Burası dünyadan elini eteğini çekip bir süre inzivaya çekilmeyi düşünenler ve sessizlik arayanlar için doğru bir adresti. Tarihi ve turistik bir yer olması nedeniyle kasabada standart ve lüks konaklama hizmeti sunan oteller de yer alıyordu. Kente hakim bir tepede yer alan Safir Oteli de bunlardan biriydi. Biriydi diyorum zira silahlı gruplar ile Suriye Ordusu arasındaki çatışmalardan bu otel de nasibini aldı ve tamamen kullanılamaz hale geldi.

Safir Oteli - 2014 (Sputnik- 2)


Yaklaşık 2 saat süren gezimizin ardından şehir merkezine doğru tekrar geldik. Su almak için girdiğimiz küçük bir markette bize malulu adlı şaraba benzeyen kasabalıların kendi ürettikleri bir içki ikram ettiler. Aynı içkiden bir şişe de hediye ettiler. 



Suriye'de insanların turistlere olan sıcak ve güler yüzlü yaklaşımına bu küçük kasabada da şahit olmuştuk. Marketin işletmecisi merak ettiğimiz Aramice'den bize birkaç cümle konuşmuştu. Ayrıca Suriye'de görev yapan bir gazeteci dostumuz da Hz. İsa'nın konuştuğu dil olan Aramice'nin araştırılması ve korunmasına yönelik dönemin Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad tarafından bir enstitü oluşturma çabasından bahsetmişti.



Malula aynı zamanda Müslümanların da yaşadığı bir kasabaydı. Farklı dine mensup insanların bir arada uyum içerisinde yaşadığı önemli bir yerdi. Yıllarca baskıcı bir rejim altında yaşamış olmaları ise ayrı bir tartışma konusu...



Şam'a dönüş için kasaba meydanına geldik. Yazının başında bahsettiğim taksici ortalıkta yoktu. Anlaşmıştık sanıyorduk ama meğer hiç anlaşamamışız.:) Etrafta başka taksi de görünmüyordu. Mecburen bekleyelim dedik. Yarım saat kadar süre geçti. Umudumuzu kaybetmeye başlamışken tepedeki yoldan merkeze doğru gelen bir taksi gözüme ilişti. Evet bu gelen bizim taksiciydi. Bizi kaybolduk sanmış ve tüm kasabayı dolaşarak aramış. El kol işaretleri ile o kadar anlatabildi.:) Bizi bu kadar aramasının sebebi elbette ki Şam'a döndüğümüzde vereceğimiz yol ücreti içindi. Gidiş-dönüş 12 dolar ödemiştim. 



Rüya gibi bir antik kenti geride bırakıp Şam otobanında hızla yol alırken taksinin tüm pencereleri açıktı ve kavurucu bir çöl rüzgarı saçlarımızı savurup duruyordu. Şam'a yaklaşırken trafik yoğunlaştı. Birbirinden farklı etnik ve dini kimliğe sahip bu insanlardan çok farklı bir Suriye'yi yaşadığımızı düşünmüştüm.



Keşke böyle olmasaydı. Ama olan oluyordu. Buralarda gerçek hayat girift ve anlaşılamaz sırlarla örülü bir ipin ucunda yaşanıyordu. Tıpkı Suriye'de tanıştığım bir arkadaşımdan duyduğum gibi; "Şam'da bir ipin ucunu çekince farkında bile olmadan Basra'da bir duvarı yıkıyordunuz." 




 
Teşekkürler Dünya! 







Fotoğraf:

(1) ve (2) : https://anlatilaninotesi.com.tr/20141222/1013242993.html




   
 








  


 


 

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KUMLUCA'DA BİR HAFTA SONU KAMPI: ARIKAYASI ŞELALESİ SU YÜRÜYÜŞÜ

Önce bir yağmur damlası düştü. Sonra ikincisi... Sonra bir baykuş öttü. Gecenin tam üçüydü ya da ikisiydi... Zamanın akışı o anlarda belli b...