15 Eylül 2024 Pazar

IRMAK DENİZE KAVUŞUNCA

İnkumu'na eylül geldi. Bilen bilir, İnkumu'nun yaz aylarından ziyade asıl şimdi en güzel zamanı. Sonbaharın romantik atmosferi kayalıkların üzerindeki ağaçlardan denize düşen yapraklarla başlıyor burada. El ayak çekilmiş, yaza, yazlığa, yazlıkçılığa veda edilmiş. Kalabilenler ya da günübirlik gelebilenler eylül denizinin ve yazdan kalma kumsalın keyfini çıkarıyorlar. Gökyüzü masmavi, deniz sakin. Hava yağmura dönmeden, deniz kudurmadan biz de aldık kürekleri bindik kanoya. Maviliklerin yeşilliklere karıştığı ırmakla denizin kavuştuğu o yere kadar açıldık.




İnkumu'nun simgesi Çamlıkaya yakınlarından başlıyoruz yavaş yavaş kürek çekmeye.
Bartın Boğazı ile İnkumu'nu ayıran, tepesinde deniz fenerinin yer aldığı ve fotoğraf karelerinin vazgeçilmezi İnkumu burnu, kumsaldan bakıldığında düz bir şerit gibi görünüyor. Yaklaştıkça kayalıkların nasıl bir göz yanılsaması yarattığını keşfediyorsunuz. İnkumu'nun karadan tek girişli olması nedeniyle sağ taraf olarak adlandırılan İskele Mahallesi'nin en uç kısmındaki bir eğlence mekanının hemen ilerisinde yer alan kayalıkların arkasında küçük bir koy bulunuyor. 




Burası tekne ve yatların en çok konakladığı adeta küçük bir havuz görünümünde. Hem kayalıkların hem de İnkumu'nun muhteşem manzarasını seyrederek vakit geçirilebilecek bakir bir keyif noktası. Sunduğu görsel şölen filtresiz doğa fotoğrafları albümü oluşturmanıza yetecek kadar malzeme sunuyor. Bu küçük koyda yer alan küçük bir mağaranın çevresinde deniz birdenbire sığlaşıyor. Burada yüzenlere de rastlıyoruz zaman zaman....




İnkumu'nda son yıllarda çok fazla kürekçi dostu görmeye başladık. Bu çok sevindirici bir durum. Sadece kano ve bot ile değil özellikle son zamanlarda çok fazla tercih edildiğini gördüğümüz SUP (Stand up peddle) ile çok sayıda kişi Karadeniz'in sakin olduğu zamanları kollamaya başladı. Çevreyi ve denizi hiç kirletmeden, yürüyerek ulaşmanın imkansız olduğu koylara ve kayalıklara su üstünden bu bahsettiğim türdeki araçlarla ulaşmak her şeyden önce hem fiziki hem de mental sağlık açısından çok yararlı. 





Kanoyu bu kadar sevmemin sebebi ise bende özgürleştirici bir his uyandırması. Kanoyla açıldığımızda özgürlüğün rengindeki gökyüzü ve denizin bir parçası olduğunu hissetmenin yanında, doğal güzellikleri keşfetmenin ve şehir kalabalığının rutininden sıyrılabilmiş olmanın büyük keyfini yaşıyorum. Bazen yanımıza içecek ve atıştırmalıklar alıp kanoyla ıssız bir koya çekilip öylece susup sadece doğanın anlattıklarını dinliyoruz.




Liman istikametine doğru ilerleyip İnkumu burnunu dönüyoruz. Artık kumsaldakiler için görünmeziz. Liman girişinden balıkçı tekneleri ile lüks bir yatın ayrıldığını görüyoruz. Yılanlı Burnu'na doğru kürek çekmeye devam ediyoruz. Rüzgar ve dalga olmaması bizim için büyük bir şans. Zira burası ırmakla denizin birleştiği noktaya çok yakın ve akıntı hızlanıyor. Rüzgarlı ve dalgalı bir havada kano için tehlikeli sayılabilecek bir yer. 





Gözümüze yine bir mağara ve küçük bir koy çarpıyor. Koyun içerisine doğru ilerleyip cam gibi denizde balıkları izliyoruz. Bu doğal akvaryum görünümünde su iyice sığlaşıyor. Bir süre durup doğanın güzelliğinin seyrine dalıyoruz. Dalgaların kayalarda oluşturduğu şekiller dikkatimizi çekiyor ve yine doğa anadan harika fotoğraf kareleri ödünç alıyoruz.


Küreklere bir kez daha asılıyoruz, bu kez Yılanlı Burnu'nu da dönüp limana doğru ilerlemek niyetimiz. Burnu geçtiğimiz anda ırmakla denizin kavuştuğu yerde su üstündeki baloncukların adeta bir sınır oluşturduğuna şahit oluyoruz. Masmavi sular aniden yemyeşil bir fluluğa dönüşüyor. Artık tarihi Bartın Irmağı'nın üstündeyiz. Irmağın diğer tarafındaki liman içinde yükünü boşaltan yorgun bir gemiye el sallayıp gözümüze kestirdiğimiz bir yerden geri dönüyoruz. Bir gün Bartın Kano Spor Kulübü üyeleriyle birlikte kano ile ırmaktan denize açılmanın, Boğaz Mevkii'nden İnkumu'na geçmenin hayalini kuruyoruz. 





İnkumu'na dönerken yine hiç acelemiz yok. Rüzgar da deniz de bizden yana. Denizin üzerinde 2-3 metre genişlikte ve neredeyse İnkumu'na kadar uzanan sanki bir kanal içinde akar gibi su yollarını keşfediyoruz. Yalnızca balıkçıların bildikleri deniz sırlarına erişebilsek keşke... 


 "...Bir daha geriye dönmemek üzere denize açıldım."   
Aganta Burina Burinata

Teşekkürler Dünya!






 






 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KUMLUCA'DA BİR HAFTA SONU KAMPI: ARIKAYASI ŞELALESİ SU YÜRÜYÜŞÜ

Önce bir yağmur damlası düştü. Sonra ikincisi... Sonra bir baykuş öttü. Gecenin tam üçüydü ya da ikisiydi... Zamanın akışı o anlarda belli b...