Bartın'daysanız kış ortasında yazdan kalma güneşli ve sıcak bir pazar gününde İnkumu ve Amasra'ya gitmenin dışındaki en güzel ve en yakın gezi rotalarından biri tarihi evleriyle ünlü Safranbolu. Ancak bu tarih kokan ilçe size sadece 'Eski Kent'teki turistik çarşıyı gezmenin dışında farklı aktiviteler yapma imkanı da sunuyor; Cam Teras'ta yükseklik korkunuza meydan okuyarak yürümek ve vadiyi kuş bakışı izlemek, 9 km uzunluğundaki Tokatlı Kanyonu'ndaki parkurda yürüyüş yapmak ya da aynı kanyonda bulunan zipline ile adrenalin dolu bir macera yaşamak gibi...
Safranbolu yolundaki o meşhur ağaç tünellerinin güzelliğinin fotoğraflarını çekip bir kez daha paylaşmak isterdim. Ancak kış mevsiminde kupkuru kalmış dallar tıpkı o çok sevdiğim şairin dizelerindeki gibi "Birbirine uzanmış ve zaman zaman ancak parmak uçlarıyla değebilen" birer kollara dönüşmüşlerdi.(1)
Yine de yol boyu gözüm yükseklerdeydi, o dağlardaydı. Ovacuma'yı geçtiğimizde iyice darlaşan o yolda kıvrıla kıvrıla yükselirken dağları ve dağların arkasındaki denizi görmeyi hayal ettim. 'Bu yol o dağlara çıkar yeniden bir gün elbet' diyerek...
Safranbolu'ya iyice yaklaşmışken Eski Kentte mi tur atsak, Yörük Köyü tarafına mı gitsek diye konuşurken birden aklımıza uzun süredir denemeyi çok istediğimiz zipline macerası geldi. Şehir merkezine geçmeden Cam Teras tabelasını görüp ana yoldan ayrıldık ve yaklaşık beş kilometre boyunca yarı ormanlık alandan dümdüz kel tepelere çıkan dar asfalt yolda ilerleyip restore edilmiş birbirinden güzel Safranbolu köy evlerinin yanından geçtik.
Safranbolu Zipline parkuruna geldiğimizde heyecanımız da bir hayli arttı. Uzun zamandır aklımızda olan bu eğlenceli macerayı nihayet gerçekleştirecektik. Zipline parkuru için önce herhangi bir kaza veya aksilik durumunda hiç kimseyi sorumlu tutmayacağınıza dair bir taahhütname imzalıyor ve ardından gişeden bilet alıyorsunuz. Zipline parkurundan çift yönlü geçiş ücreti kişi başı 300 TL. Eğer parkurdan geçiş yaparken drone çekimi isterseniz de kişi başı 105 TL ödeme yapmanız gerekiyor.
Unutulmaz hatıralarımıza bir yenisini eklemenin mutluluğuyla zipline parkurunu tamamladıktan sonra parkurun hemen yanında yer alan Cam Teras'a da geçelim istedik. Cam Teras'a inen merdivenlerde Safranbolu'ya özgü hediyelik eşyalar ve lokumlar satılıyor. Ayrıca buradaki kafede sunulan dağ salebini yudumlarken manzaranın nefes kesici güzelliğini doyasıya izleyebilirsiniz.
Cam Teras'ı gezebilmek için bilet almanız gerekiyor. Tam bilet ücretleri kişi başı 50 TL. Cam Teras'ta yükseklik korkunuza meydan okuyarak yürümek ve kanyonu kuş bakışı izlemek gerçekten çok keyifli. Burada birbirinden güzel fotoğraf kareleri yakalayabilirsiniz.
Doğanın tüm güzelliği kanyonun 80 metre yüksekliğinde konumlandırılmış bu kristal cam terasta kelimenin tam anlamıyla ayaklarınızın altında sergileniyor. Boşlukta yürür gibi bir hisse kapılmanız olası. Cam Teras ziyaretçilerine bambaşka bir deneyim sunuyor.
Cam Teras'tan ayrılıp Safranbolu'nun tarih kokan sokaklarında yürüyüş yapmak için Eski Kente geçtik. Bu kez daha önce hiç yürümediğimiz sokaklarda kaybolmaktı niyetimiz.
Birbirinden güzel konaklar sanki tüm yaşanmışlıklarını bir sırra dönüştürmüş ve tarihe mühür vuran bir sessizlik sözleşmesi yapmış gibiydi.
Sanki hepsi birden paslanmış kapı kilitlerinin işlemelerle süslü anahtarlarını bakırcılar çarşısındaki tezgahlarda bir daha hiç kimse kapılarını açamasınlar diye satışa çıkarmışlardı.
Bizi içeriye buyur eden bir misafirperverlikten ziyade açık bırakılmış ahşap panjurlarıyla sanki bizden o evlerdeki tüm yaşanmışlıkların hayalini kurmamızı bekliyorlardı.
Elimde sayfaları bomboş bir kitapla dolaşır gibi yürüdüğüm ve sanki her bir taşının o kitabın sayfalarında şiirlere ve hikayelere dönüştüğünü hissettiğim sokaklar bizi küçük bir derenin aktığı taş bir köprüye çıkardı.
Köprünün hemen solunda Tabakhane Müzesi tabelası gözümüze ilişti ve buraya kadar gelmişken merak ettiğimiz müzeyi de gezelim dedik.
Osmanlı ordusuna deri üreten 5 merkezden biri olan Safranbolu'da uzun yıllar faaliyet gösteren bu tabakhane günümüzde Türkiye'nin tek tabakhane müzesi olarak ziyaretçilerini ağırlıyor.
Müzede yüzlerce yıllık pişirme ve kireç küplerinin bulunduğu deri üretim alanını gezerken, deri imalatının detayları ile günlük dilde kullandığımız bazı deyimlerin tabakhaneden nasıl ortaya çıktıklarına dair hikayelerini dinleme fırsatı bulduk.
Eski kentin çarşısına geri dönüp her zamanki gibi tarihi simitçiden Safranbolu simitlerimizi ve meşhur Bağlar gazozlarımızı aldık.
Kentten ayrılmadan önce de Tarihi Cinci Han'daki Kahve Müzesi'nde yorgunluk kahvelerimizi içerek günü noktaladık.
Teşekkürler Dünya!
Notlar:
(1) Cemal Süreya / İki Kalp
"İki kalp arasında en kısa yol:
Birbirine uzanmış ve zaman zaman
Ancak parmak uçlarıyla değebilen
İki kol...."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder