Cebimizde sadece gidiş-dönüş Kıbrıs uçak biletleri vardı. Aslında planımız aylar öncesinden belliydi. Bu yaz buralarda ne güneşin ne de denizin keyfini doya doya yaşayabildik. Denizin günlerce buz kesmesi, kıyılardaki çevre kirliliği, aşırı kalabalık ve orman yangınlarıyla geçen günler… Tüm bu tatsızlıklar, yaz mevsimini sanki adını bilmediğimiz, kötülükleriyle meşhur beşinci bir mevsim gibi hissettirdi. Henüz kış kapıya dayanmamışken bir nebze olsun Akdeniz'de yazı yakalamak, biraz deniz, biraz güneş biraz da adada henüz görmediğimiz köşeleri keşfetmek bize iyi gelecekti. Ama bir yandan da içimizde dizginleyemediğimiz bir kıpırtı vardı. Aklımızın bir köşesinde "acaba başka bir ülkeye mi gitsek" diyen o ses sürekli yankılanıp duruyordu. Hatta bir ara Kıbrıs planını tamamen iptal etmeyi bile düşündük. Çünkü bu kez farklı sınırları aşma isteği ağır basıyordu. Gitmeyi planladığımız ülkeler arasında bize hem coğrafi hem de kültürel anlamda en yakın olanlardan biri öne çıkıyordu: Azerbaycan. Karar vermemiz saniyeler sürdü. Birden kendimi Ankara-Bakü uçak biletlerini satın alırken buldum. Planımızda küçük ve güzel bir değişiklik yaptık; önce Güney Kafkasya'ya ardından Akdeniz'e geçecektik. “Bir millet, iki devlet” mottosuyla özdeşleşen Azerbaycan’ın planımıza dahil olmasıyla birlikte, "iki bilet, iki devlet"e dönüşen yolculuğumuzun ilk durağı, 'Ateşler Ülkesi'nin başkenti Bakü oldu. Şimdi gelin, bu üç günlük serüvene birlikte çıkalım.
Bakü'ye Yolculuk: Hazar'ın Kıyısına
Doğru
Ankara'dan başlayan ve yaklaşık 1 saat 50 dakika süren bir uçuşun sonunda
Bakü'deki Haydar Aliyev Uluslararası Havalimanı'na iniş yaptık. İnişimiz akşam
saatlerine denk geldi ve uçağın penceresinden baktığımızda bizi ilk olarak
şehrin ve gemilerin tüm ışıklarını yansıtan Hazar Denizi (Gölü) karşıladı.
Hazar Denizi: Asya’nın Kalbindeki Dev
Göl
Hazar Denizi, Asya’nın batısında yer alan ve dünyanın en büyük gölü olarak kabul edilen kapalı bir su kütlesi... Yüzölçümü yaklaşık 371.000 km², uzunluğu ise 1.200 kilometre civarında. Adı, tarih boyunca bölgede yaşamış Hazar Türklerinden geliyor. Hazar Denizi’nin etrafında Azerbaycan, İran, Türkmenistan, Kazakistan ve Rusya bulunuyor. Bu beş ülke 2018 yılında 'Enerji Denizi' olarak da adlandırılan Hazar Denizi'nin hukuki statüsü konusunda bir anlaşmaya varmıştı. Petrol ve doğalgaz rezervleri açısından büyük bir ekonomik değere sahip olan bu göl, ayrıca balıkçılık ve ulaşım açısından da bölge ülkeleri için stratejik bir konumda.
Işıklar Şehri Bakü’ye İlk Bakış
Uçağın merdivenlerinden inerken ve havalimanı binasına geçerken edindiğimiz
ilk izlenim, her yerin ışıl ışıl aydınlatılmış olmasıydı. Bu izlenimimiz,
havalimanından şehir merkezine doğru yaptığımız yolculuk boyunca da devam etti.
Ülkenin enerji kaynakları bakımından ne denli zengin olduğunu adeta gözler
önüne serercesine, gece karanlığında anayol boyunca sağlı sollu sıralanmış aynı
yükseklikteki taş renkli binalar ve birbirinden farklı, özgün tasarımlarla inşa
edilmiş gökdelenler ışıklarla donatılmıştı. Her biri, Bakü’nün modern yüzünü ve
enerjisini yansıtan bir gelecek vizyonunun parlayan yıldızları gibiydi.
Havalimanı ve İlk Kültürel İzlenimler
Havalimanı binası modern bir anlayışla tasarlanmış, mimari açıdan da
oldukça gösterişli bir yapıydı. Yolcuları bilgilendiren ve yönlendiren levhalar
ise tanıdık, hatta sempatik bir dilin harfleriyle yazılmıştı. Azerice ya da
Azerbaycan Türkçesi olarak adlandırabileceğimiz bu dil, kültürlerin harmanının
işaretlere yansımış bir hali gibiydi; Latin, Kiril ve Fars etkileri dile olduğu
kadar yazıya da sinmişti. Ülkede bulunduğumuz günler boyunca bu kültürel
çeşitliliği her yerde, güçlü bir uyum içinde hissettik.
Gümrükte İlk Karşılaşma
Azerbaycan’a vizesiz bir şekilde seyahat edilebiliyor. Gümrükten pasaportla
ya da yeni çipli kimlik kartınızla kolaylıkla geçiş yapabiliyorsunuz. Gümrük
görevlilerinin çoğunluğu kadınlardan oluşuyor ve Türkiye’den gelen yolculara
karşı oldukça nazik, yardımsever ve güler yüzlü bir yaklaşım sergiliyorlar. Bu
samimiyet, gezimiz boyunca neredeyse her yerde karşımıza çıktı.
Ayrıca ülkenin seküler toplumsal yapısı hemen fark ediliyor. Kadınların sosyal yaşamda son derece aktif ve görünür olması dikkatimizi çekiyor. Sokakta, iş hayatında, sanat ve diğer alanlarda kadınların güçlü varlığı hissediliyor. Ayrıca Azerbaycanlı kadınların bakım ve estetiğe verdikleri önem de göze çarpan bir diğer detay.
Havalimanından Şehre Yolculuk
Havalimanından çıkar çıkmaz, ülkede oldukça yaygın olarak kullanılan ve en uygun fiyatlı ulaşım hizmetlerinden birini sunan Bolt uygulamasından taksi çağırmaya çalışıyoruz. Ancak e-sim o anda bir türlü aktif olamadığından bu planımızı rafa kaldırıp, daha fazla vakit kaybetmeden havalimanı otobüsüyle şehir merkezine gitmeye karar veriyoruz. Terminal binasından çıkar çıkmaz, şehir merkezine giden kırmızı renkli otobüsler hemen karşıdaki duraktan hareket ediyor.
Bagajlarımızı teslim ettikten sonra biniş için “Kart geçiyor mu?” diye soruyorum. Şoförün bahsettiği kartın şehir içi ulaşımda kullanılan BakıKart olduğunu, kredi kartının “geçersiz” uyarısı vermesiyle anlıyorum. :) Şoför, “Bagajlar kalsın, kartı alıp gelin,” diyerek aracı bizim için bekletiyor. Neyse ki karşıdaki otomattan BakıKart’ı almak için yapılması gereken işlemleri, otomatın yanında bekleyen bir yolcunun hızlı yardımıyla hemen tamamlıyoruz. Bu ülkede Türkiye’den geldiğinizi anladıklarında yardım etmek için sizin rica etmenizi beklemiyorlar. Ve biz bunu ilk kez, o kart otomatının başında gülümseyen bir Bakülü sayesinde deneyimliyoruz.
28 Mayıs Meydanı’na Varış
Havalimanından şehir merkezindeki son durak olan 28 Mayıs
Meydanı’na kadar süren yaklaşık 45 dakikalık yolculuk, Bakü’ye dair
ilk izlenimlerimizin şekillendiği bir deneyim oluyor. Trafikte Türkiye’dekine
benzer bir acelecilik hakim. Özellikle araçların tehlikeli ve hızlı biçimde
şerit değiştirdiklerini sık sık gözlemliyoruz.
İki milyonu aşkın nüfusa sahip Bakü’de trafik genellikle yoğun; ancak zaman
zaman akış yavaşlasa da tamamen durma noktasına gelmiyor. Yol kenarlarında
dalgalanan Azerbaycan bayrakları ve “Qarabağ
Azerbaycan’ındır” yazıları hemen dikkatimizi çekiyor.
Bayrakların Gölgesinde Bir Şehir
Azerbaycan demokratik bir ülke değil; otoriter bir yönetim anlayışı hakim.
Ancak buna rağmen, devlet başkanı İlham Aliyev’in portrelerini sokaklarda
ya da meydanlarda görmek neredeyse imkansız. Bunun yerine şehirde bayraklar, Karabağ
zaferini simgeleyen sloganlar, şehit fotoğrafları ve kahramanlık
temaları kamusal alanları süslüyor.
Bakü’nün Kalbi: 28 Mayıs Meydanı
28 Mayıs Meydanı’na ulaştığımızda otobüsten iniyoruz, şoförün tabiriyle
“arka kapıdan düşüyoruz.” :) Bu meydan, Bakü’nün kalbi ve simgesel bir nokta. Adını, Azerbaycan’ın
bağımsızlığını kazandığı tarihten alıyor. Buradaki ilk izlenimimiz, sanki
modern bir Avrupa kentine gelmişiz hissi oluyor.
Geniş bulvarlar Sovyet döneminin izlerini taşırken, bisiklet yolları,
estetik heykellerle süslenmiş parklar, sıra sıra dizili butik kafeler ve mağazalar Avrupa rüzgarını estiriyor. Cam cepheli gökdelenler ise akla Dubai tarzı dikey mimari dokuyu getiriyor. Bakü, bu karışımıyla hem tanıdık hem de şaşırtıcı bir şehir
izlenimi bırakıyor.
Tertemiz Bir Şehir
Bakü’de bulunduğumuz süre boyunca özellikle dikkatimi çeken ve ayrı bir
parantez açmak istediğim bir diğer konu, cadde ve sokakların temizliği oldu.
Ne anayollarda ne de ara sokaklarda yerde tek bir çöp ya da atık görmek mümkün
değil. Şehrin bu tertemiz hali o kadar etkileyici ki, insan “caddeye uzansam,
üzerime toz bile bulaşmaz” diye düşünüyor.
Azerbaycanlılar, Türkiye’de giderek büyüyen çevre kirliliği
sorununu büyük ölçüde çözmüş görünüyor. Bunun en önemli nedeni, yaptırımı yüksek çevre yasaları ve tabii ki cezalar. Şehri kirletmenin bedeli yalnızca yüksek
para cezalarıyla sınırlı değil; kimi durumlarda kamu hizmeti ya
da hapis cezası bile söz konusu olabiliyor.
Güvenli Bir Şehir Hissi
Bir diğer dikkat çeken konu ise Bakü’nün güvenli bir şehir olduğu
hissi. Şehirde bulunduğumuz süre boyunca, kaldırımlarda ne kriminal bir tipe ne
de rahatsız edici kalabalıklara rastladık. Gece geç saatlerde bile sokaklarda
yürürken kendinizi huzurlu ve güvende hissediyorsunuz.
Arabaların camlarını açıp yüksek sesle müzik dinleme alışkanlığı kısmen
var. Ancak çalınan şarkıların çoğunun Türkiye’de duyduğumuz daha doğrusu çoğu zaman maruz kaldığımız popüler şarkıların olması,
aramızdaki kültürel yakınlığın biraz ironik bir yansıması gibi.
Nizami Caddesi: Bakü’nün Nabzı
Bakü’nün İstiklal Caddesi olarak anılan Nizami
Caddesi, özellikle akşam saatlerinde şehrin en kalabalık ve en hareketli
noktası haline geliyor. Sadece yaya trafiğine açık olan bu cadde boyunca
kafeler, restoranlar, mağazalar ve eğlence mekanları sıralanmış durumda. Bir
ucu Hazar Denizi kıyısına, bir ucu yeşil parklara ve
kamu binalarına, diğer ucu ise İçerişehir’e yani Bakü’nün
tarih kokan eski kentine açılıyor.
Hazar Kıyısında Akşam Yürüyüşü
Bavullarımızı otele bırakır bırakmaz kendimizi dışarı atıyoruz; kısa ama heyecanlı bir keşif turuna çıkma zamanı. Nizami Caddesi’nden geçip yönümüzü sahile çeviriyoruz. Bakü Bulvarı, Hazar Denizi kıyısı boyunca kilometrelerce uzanan, geniş ve bakımlı bir kordon.
Bulvar boyunca sahne gösterilerinin yapıldığı açık hava alanları, tiyatro salonları, yürüyüş parkurları ve yeşillikler içinde dinlenme noktaları uzanıyor. Dilerseniz denize nazır butik kafe ve restoranlarda mola verebiliyor, şehrin manzarasının tadını çıkarabiliyorsunuz. Akşamları Azerbaycan bayraklarının dalgalandığı geniş meydanlarda patenli gençlerin keyifli enerjisi tüm sahile yayılıyor.
Biz ise Hazar’ın kıyısında, tatlı bir esintiyle uzun bir yürüyüşe koyuluyoruz. Açıkta salınan gemiler, ıssız adalar ve ufukta yükselen petrol platformları arasında ilerlerken Bakü’nün modern yüzüyle deniz arasındaki o zarif dengeyi hissediyoruz. Kentin Hazar boyunca bir yay gibi uzandığı bu hatta dolaşmak, Bakü’yü tanımanın belki de en güzel ve en kolay yolu...
Bulvardan şehrin en önemli simgeleri olan Alev Kuleleri’nin ışıklı gösterisini izlemek de bu yürüyüşün unutulmaz anlarından biri oluyor. Bakü’deki ilk akşamımız, ertesi gün başlayacak olan şehir turunun adeta bir ön provası gibi. Şehrin tarihine, kültürüne ve hikayelerine dokunmak için sabırsızlanıyoruz.
Teşekkürler Dünya!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder