4 Nisan 2025 Cuma

ALMANYA’NIN ŞİFA ŞEHRİ: BADEN-BADEN

Baden-Baden’i anlatmaya bu başlıkla başlamamın bir sebebi var: Burası Roma döneminden bu yana termal suları ile ün salmış, şifanın, huzurun ve zarafetin şehri. Almanya’nın güneybatısında, Baden-Württemberg eyaletine bağlı olan bu küçük ama etkileyici şehir, Fransa sınırına da oldukça yakın bir konumda yer alıyor.

Aybars Dağ



Şehre İlk Adım: Lüks, Huzur ve Sade Güzellik

Şehri keşfetmeye başladığımız an itibarıyla hızlıca bir tura başladık. Önce şehir merkezinde biraz dolaşıp neler var neler yok diye göz attık. Söylentilere göre burada oldukça zengin insanlar yaşıyormuş ve bu gerçekten de sokaklarda yürürken kendini belli ediyor. Binaların zarafeti, sokaklardaki temizlik ve genel atmosfer insana "burada hayat biraz başka akıyor" dedirtiyor.

Şehir merkezi oldukça küçük, yani yürüyerek çok rahat keşfedilebilecek bir yerleşim yeri. Bu da gezmeyi oldukça keyifli hale getiriyor.



İlk Durak: Trinkhalle – İçme Salonu

Gezimize ilk olarak meşhur Trinkhalle yani içme salonu ile başladık. Burası tarihi bir kaplıca içme salonu. Sütunlu mimarisi ve iç duvarlardaki fresklerle gerçekten oldukça etkileyici bir görüntü sunuyor. Söylenene göre buradan şifalı termal su içilebiliyor. Fakat biz gittiğimizde içeride herhangi bir görevli yoktu ve akan bir su kaynağı da göremedik. Yine de tarihi havası ve içindeki fresklerle görülmeye değer.

İç mekânda Avrupa’nın farklı yerlerindeki diğer kaplıca noktalarıyla ilgili bilgilere de yer verilmişti. Bu da buranın, geçmişte ne kadar önemli bir merkez olduğunu gösteriyor.


Spontane Keşif: Doğa ile İç İçe Küçük Bir Kaçış

Plan yapmadan, tamamen spontane bir şekilde dolaşmaya devam ettik. Şehrin çevresi oldukça yeşil ve dingin bir atmosfere sahip. Doğanın bu kadar şehrin içine karıştığı yerler artık nadir bulunuyor. Kara Orman’ın hemen kıyısında yer aldığı için, şehir adeta ormanla iç içe yaşıyor.


Bu bölge oldukça geniş bir alana yayılıyor ve doğa yürüyüşleri, çeşitli açık hava aktiviteleriyle ünlü. Biz gezimizi daha çok şehir içinde gerçekleştirdik, dolayısıyla Kara Orman’daki etkinlikleri kaçırdık. Ama öğrendiğimize göre bu bölgede çok sayıda hiking rotası ve doğa aktiviteleri mevcutmuş. Eğer bir gün yolunuz düşerse, doğayı sevenler için kaçırılmayacak bir fırsat olabilir.

Şehrin Mimari Dokusuna Hayran Kaldım

Beni en çok etkileyen noktalardan biri ise şehrin mimari dokusu oldu. Binaların yapısının hiç bozulmamış olması ve tarihi dokunun böylesine korunması gerçekten dikkat çekici. Şehrin genelinde bu estetik tutarlılığı hissedebiliyorsunuz. Her yapı, zamanın izlerini gururla taşıyor gibi. Özenle korunmuş cepheler, sade ama zarif detaylar. Mimariye ilgi duyan herkesin gözlerini doyurabileceği bir şehir.


Tarihi Bir Termal Deneyimi: Friedrichsbad

Gezimizin bir diğer önemli durağı ise Friedrichsbad oldu. Burası, Roma-İrlanda usulü klasik bir termal banyo. Biz içerisine girip deneyimlemedik fakat önünden geçtiğimizde dış cephesinin zarifliği bile oldukça etkileyiciydi. İnternetten araştırdığımızda, hala aktif olarak kullanılan ve ziyaretçilerine farklı bir termal deneyim sunan bir yer olduğunu gördük. Eğer böyle bir deneyimi yaşamak isterseniz listenize mutlaka ekleyin.




Stiftskirche ve Küçük Bir Macera

Friedrichsbad binasından yukarı doğru devam ettiğimizde karşımıza Stiftskirche Kilisesi çıktı. Bu alandan Yeni Saray’a (Neues Schloss) geçiş yapabileceğimizi düşündük ama maalesef bağlantı yolu olmadığını öğrenince geri dönmek zorunda kaldık. Yine de kilisenin arkasında denk geldiğimiz sergi alanları güzeldi. Eğer aktif sergiler varsa, burası uğramaya değer.


Sokaklar, Sanat ve Kültür

Şehirde yürürken rastladığımız tiyatro ve opera binaları da dikkat çekiciydi. Ne yazık ki zamanımız kısıtlıydı ve herhangi bir etkinliğe katılamadık ama bu tarz sanatsal etkinlikleri sevenler için Baden-Baden oldukça canlı bir şehir. Gitmeden önce şehirdeki güncel tiyatro ya da konser programlarını kontrol edebilirsiniz.



Yeme-İçme: Fiyatlar Şaşırtabilir

Şehirde çok kısa bir süre kaldığımız ve daha çok gezmeye odaklandığımız için yeme-içme kısmına fazla vakit ayıramadık. Fakat birkaç kafenin menüsüne göz attığımızda, fiyatların oldukça yüksek olduğunu fark ettik. Bu da aslında şehirdeki yaşam standardının bir yansıması gibi.



Yalnız özellikle not düşmeliyim: Kara Orman Pastası (Schwarzwälder Kirschtorte) burada mutlaka denenmesi gereken tatlardan biri. Biz deneme şansı bulamadık ama giderseniz sizin bu şansı kaçırmamanızı tavsiye ederim.




 Sevgiler…




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KUMLUCA'DA BİR HAFTA SONU KAMPI: ARIKAYASI ŞELALESİ SU YÜRÜYÜŞÜ

Önce bir yağmur damlası düştü. Sonra ikincisi... Sonra bir baykuş öttü. Gecenin tam üçüydü ya da ikisiydi... Zamanın akışı o anlarda belli b...