KKTC etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
KKTC etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Aralık 2024 Cumartesi

SAINT HILARION KALESİ

Görkemli bir kaleden sonsuz bir maviliğe uçmak ister gibi his uyandırıyor burada olmak. Kraliçe'nin Penceresi'nden bakarken Kuzey Kıbrıs'ın muhteşem kıyılarının masmavi panoramik manzarasına dalıp gidiyorsunuz. Girne'nin sıcak ve bunaltıcı havası burada yerini serinleten bir rüzgara bırakıyor ve Akdeniz'den doğru esen o rüzgar kale duvarlarına çarpıp sanki kulaklarınıza Ortaçağ'dan bir şeyler fısıldıyor. Kalenin oldukça dik ve dar şekildeki merdiven basamaklarından zirveye doğru çıkmak kolay değil. Ama biz zoru seviyoruz ve kalenin zirvesine doğru o bitmek bilmeyen merdivenlerden çıkarken zamanında buraya bu taşların nasıl taşındığını düşünüp insan iradesinin istendiğinde zorluklar karşısındaki sınır tanımazlığıyla bir kez daha yüzleşiyoruz. Sabah otelin terasında kahvelerimizi yudumlarken seyrine daldığımız Beşparmak Dağları'nda, deniz seviyesinden 732 metrelik bir yükseklikteyiz bu kez. Evet burası Saint Hilarion Kalesi. Kuzey Kıbrıs'a yolunuz düşerse görmeniz gereken tarihi bir nokta. Burada hayallerinizi Akdeniz'in sonsuz maviliğine düşürebilirsiniz.



Girne-Lefkoşa arasındaki çevreyolundan St. Hilarion Kalesi'nin kahverengi tabelasını gördüğümüzde ayrılıyoruz. Ana yoldan 5 kilometre mesafede yer alan bu görkemli kaleye giden yeşillikler içerisindeki yolda kıvrıla kıvrıla yükseliyoruz. Kısa bir süre sonra Girne merkezden hayranlıkla izlediğimiz Beşparmak Dağları'nın koynunda yer alan St. Hilarion Kalesi olağanüstü güzelliği ile önümüzde dikiliyor. Kalenin burçlarına ve zirve noktasına bakarken bir an başım dönüyormuş gibi hissediyorum. Otomobille bile ulaşmanın çok zor olduğu bir dağın zirvesindeki dimdik kayalıkların üzerinde yüz yıllar önce böyle bir yapının inşa edilmiş ve kalenin büyük ölçüde korunmuş şekilde günümüze dek ayakta kalmış olması doğrusu çok büyük hayranlık uyandırıyor.




St. Hilarion Kalesi'ne girişler ücretli. İki kişilik bilet için 100 TL ödüyoruz. Biletlerimizi alıp içeriye girdiğimizde bizi ilk olarak Türkiye ve KKTC bayrakları karşılıyor. Bayrakların bulunduğu alanın hemen ilerisinde ise Girne manzarasını keyifle izleyebileceğimiz ve  yürüyüş sonunda soluklanabileceğimiz bir alan yer alıyor. Asıl manzara zirvededir diyerek burada fazla oyalanmadan bizi bekleyen sürpriz güzelliklerin keşfine devam ediyoruz. Ortaçağdan bu yana ayakta duran St. Hilarion Kalesi biz daha ilk anda adeta büyülüyor.



Saint Hilarion yani Aziz Hilarion Kalesi ismini Kudüs'ün Araplar tarafından işgalinden sonra Kıbrıs'a göç eden bir keşişten alıyor. Bu kale M.S. 11. yüzyılda Bizanslılar tarafından yeni Arap akınlarına karşı  gözetleme ve savunma amaçlı olarak kullanılıyor. Tarihte uzun bir süre boyunca bu kale stratejik bir öneme sahip olmuş ancak daha sonra Lüzinyan soylularının tatil için gittikleri bir yer haline dönüşmüş. 






Taş merdivenlerden zirveye doğru çıkarken endemik bitki türlerine de rastlıyoruz. Beşparmak Dağları'nda bulunmamız sebebiyle bu alan aynı zamanda doğal güzellikleri de içerisinde barındırıyor. Bazı bitki türlerinin bilgilendirme tabelaları ile işaretlendiğini gözlemliyoruz. Adaya özgü sakız ve tespih ağaçlarının arasından kale merdivenlerini tırmanıyoruz. 



St. Hilarion Kalesi üç ana bölümden oluşuyor. İlk bölümde askerler ve kale hizmetlileri için yapılmış sarnıç ve odalar ile barbakan adı verilen savunma alanı bulunuyor. Bu bölüm at nalı şeklindeki kulelerle çevirili. İkinci bölümde ise karşımıza kilise, kraliyet sarayı, mutfak ve Ortaçağ tuvaletleri gibi çok sayıda farklı yapı çıkıyor. Etkileyici bir mimariye sahip olan Bizans Kilisesi de bu bölümde yer alıyor. Kalenin üçüncü bölümüne ise farklı yönlere doğru zikzaklar çizerek yükselen dik merdivenlerle geçiliyor. Buradaki en çarpıcı ve estetik güzellikteki yapılar ise gotik mimari özellikteki "Kraliçe Pencereleri" olarak isimlendirilen pencereler. 




Kale, bir rivayete göre Walt Disney’in ‘Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler’ çizgi filmine esin kaynağı olmuş. Walt Disney'in yazılı kaynaklara göre 1920’li ve 30’lu yıllar arasında Kıbrıs’a gelip bu kaleyi ziyaret ettiği ve bu kalenin mimari görüntüsünden etkilenip sözkonusu çizgi filmi yazdığı söyleniyor.  (1)




Bahçe kısmından merdivenlerle tırmandığımızda ise deniz seviyesinden 732 metre yükseklikteki eşsiz Akdeniz manzarasına sahip zirveye ulaşıyoruz. Burada bir süre sessizliğe gömülüp manzaranın tadını çıkarmak ve birbirinden güzel fotoğraf kareleri yakalamak için  mola veriyoruz. Ardından kayaların üzerinden atlayarak ulaşabildiğimiz etrafı uçurumlarla çevirili Prens John Kulesi'ne geçiyoruz. Bu arada St. Hilarion Kalesi'ni özellikle yabancı turist kafilelerinin ziyaret ettiği dikkatimizi çekiyor.



Ve Girne'ye geri dönüş vakti... Her çıkışın bir inişi var diyerek bu kez metrelerce yükseklikten deniz seviyesine doğru yolculuğumuz başlıyor. Anılarımıza yeni bir Akdeniz hikayesi eklemiş olmanın mutluluğu üzerimizde. Bir tarafımız Kuzey Kıbrıs kıyıları, bir diğer tarafımız Beşparmak Dağları ve kuş bakışı izlediğimiz güzel bembeyaz bir şehir olan Girne hemen önümüzde. Tarihi ve doğa güzellikleriyle pek fazla bilinmeyen veya bu yönleriyle ilgilenilmeyen ada Kıbrıs'ta yeni rotamızı hayal ediyoruz şimdiden...




Teşekkürler Dünya!





Kaynak: 

(1) https://www.yeniduzen.com/besparmak-daginin-eteklerinde-tarihi-yapit-st-hilarion-kalesi-81385h.htm




25 Ekim 2024 Cuma

KUZEY KIBRIS'TA BİR İNGİLİZ KÖYÜ: KARMİ

Doğu Akdeniz'in ortasında cennet gibi bir adadayız. Beşparmak Dağları'nın yemyeşil eteklerinde kurulu muhteşem bir Akdeniz manzarasına sahip, birbirinden güzel rengarenk çiçeklerle süslü ve insanı adeta Levant'ın(1) büyülü masallarının birindeymiş gibi hissettiren daracık sokaklarıyla ünlü, beyaz badanalı-mavi pencereli evlerinin dış duvarlarında ise sadece huzurun ve sakinliğin sesinin yankılandığı Karmi Köyü'ndeyiz. Burası, Kuzey Kıbrıs'ta Girne kent merkezine sadece 20 dakikalık mesafede yer alan küçük bir İngiliz kolonisi desek yanlış olmaz. Karmi ya da Türkçe adıyla Karaman Köyü'nü birlikte dolaşmaya hazır mısınız?



Girne kent merkezinden Karmi Köyü'ne doğru gidebilmeniz için ya araç kiralamanız ya da bir taksi çağırmanız gerekiyor. Zira Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde (KKTC) ana hatlar dışında toplu ulaşım hizmeti bulunmuyor. Bu küçük adada neredeyse herkes en az bir otomobil sahibi ve bir yerden başka bir yere ulaşabilmek için insanlar genellikle kendi araçlarını kullanmayı tercih ediyor.  




Girne kent merkezinden taksi ile yaklaşık 20 dakika süren bir yolculuğun ardından Karmi Köyü'ne ulaşıyoruz. Araç bizi köyün tam merkezindeki Virgin Mary yani Meryem Ana Kilisesi'nin yanında bulunan otoparkta indiriyor. 



Burası Kıbrıs Adası'nın en güzel ve en orijinal köylerinden biri. Daha ilk adımda buram buram Akdeniz kokusunun çiçek kokularıyla birbirine karıştığı köyün kendine has havasını ciğerlerimize çekiyoruz.




Bir tarafımızda sanki gökyüzüne doğru kıvrıla kıvrıla yükselen yemyeşil Beşparmak Dağları'nın etekleri; diğer tarafımızda ise muhteşem güzellikteki masmavi Akdeniz ve Girne manzarası yer alıyor.




Bu köyde sakinliğin, sessizliğin ve huzurun kollarına kendinizi daha ilk anlarda teslim ediyorsunuz.



Kilisenin hemen yanındaki merdivenlerden inip köydeki keşif turumuza başlıyoruz. Karşımıza ilk olarak oldukça estetik görünen köyün merkezi noktasında bulunan harika bir kemer çıkıyor. Kemerin hemen girişinde de zarif bir şekilde konumlanmış ve hala çalışan İngiliz tarzındaki kırmızı bir telefon kulübesi dikkatimizi çekiyor. İngiliz demişken de hemen belirtelim; bu köyün nüfusunun büyük çoğunluğunu İngilizler oluşturuyor.



Karmi Köyü Kıbrıs’ın İngiltere sömürgesi olduğu 1870'li yıllarda İngiliz aristokrat kesiminin keşfettiği ve yerleştiği bir köy...




Kemer'in içinden geçerken farklı dillerde yazılmış kitap ve dergiler gözümüze çarpıyor hemen. Ayrıca çeşitli oyun kartları da dizilmiş. Merak edip biraz inceliyoruz. 



Burada sergilenen eserlerden birini satın almak ve hatıra olarak yanınızda götürmek isterseniz şayet sadece 40 TL ödeme yapmanız gerekiyor. Ödeme yapmak için de kimseyi beklemenize gerek yok. Çünkü ortalıkta kimsecikler yok. Sadece ahşap bir kutuya para atmanız yeterli. Ayrıca kutuya attığınız paralarla Karmi Köyü kedi besleme ve kısırlaştırma programını desteklediğinizi belirten bir de not bırakılmış.




Kıbrıs'ta başlayan iç karışıklıklar ve savaş nedeniyle köy iki ateş hattı arasında kalmış ve Karmililer yaşadıkları bu cennet parçasını terk etmişler. KKTC'nin kurulmasının ardından hazırlanan özel bir projeyle köy evlerinin geleneksel mimarisine uygun olarak yeniden inşa edilmesi şartıyla yabancıların köye yerleşmelerine izin verilmiş. Köy esasında özel bir komite tarafından KKTC Hükümeti'nin gözetiminde adeta küllerinden doğmuş. 



Hikayesi Lüzinyanlar'a kadar uzanan Karmi Köyü'nün küçük ve dar sokaklarında yürümeye devam ediyoruz. Her biri köyde yetişen bir meyvenin veya ağacın ismini taşıyan taş merdivenli olağanüstü güzellikteki geçitler ise size adeta rengarenk sihirli bir dünyanın kapılarını açıyor. 




Bu geçitlerden geçerken sanki usta bir ressamın tablosunda gezindiğiniz izlenimine kapılıyorsunuz. Evlerin otantik ve kendine özgü ahşap tasarımlı kapılarının ardındaki huzurla dolu bir yaşamın sıcaklığını hissediyorsunuz. 



Geleneksel Kıbrıs mimarisinin tüm örneklerinin sergilendiği köy evlerinin kapı numaraları ve isimlerinin birer sanat eserini andıran levhalarında ise bir an kendi adınızın yazılı olduğunu düşlüyorsunuz. Bazı evlerin önünde yer alan hayvan figürleri ve süs havuzları estetiğe ne kadar önem verildiğini gösteriyor. 




Açık pencereli evlerin içerisinden zaman zaman İngilizce sözcükler kulağımıza çalınıyor. Bir ev sahibi minik bir kedisini eve gelmesi için ikna etmeye çalışırken bir diğer evden küçük bir kızın İngilizce sözlü oyun şarkısını duyuyoruz. 




Köyde akşam saatlerine doğru hizmete açılan ve geleneksel Kıbrıs lezzetlerini tadabileceğiniz butik restoranlar da yer alıyor. Ayrıca Karmi'de çeşitli kültür- sanat etkinlikleri de gerçekleştiriliyor.



Yaklaşık 1 buçuk saat gibi kısa bir sürede bu küçük köyün neredeyse tamamını gezebiliyorsunuz. Yürüyüşümüzün sonunda köyün merkezinde yer alan otantik tasarımlı Corner Cafe'de soğuk bir şeyler içip biraz soluklanıyor ve mekanın keyfini çıkarıyoruz. Burada siparişi İngilizce olarak veriyor ödemeyi ise TL olarak yapabiliyorsunuz.:)




Kuzey Kıbrıs'ı ziyaret edenlerin büyük çoğunluğunun bilmediği muhteşem güzellikteki gizemli Karmi Köyü'nden rengarenk anılar ödünç alıp adadaki bir başka tarihi noktaya doğru yola koyuluyoruz.




Bir gün belki yeniden diyerek....



Teşekkürler Dünya!




Açıklama:

(1) Levant: Fransızca levantin “Doğulu, Doğu ülkelerine ait sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Fransızca levant “doğu, özellikle Doğu Akdeniz ülkeleri sözcüğünden +in ekiyle türetilmiştir. (nisanyansözlük)

Günümüzde arkeoloji ve diğer kültürel bağlamlarda kullanılan en dar anlamıyla, Kıbrıs ve Batı Asya'da Akdeniz'i çevreleyen coğrafi bölge. (Wikipedia)












 

  










 


































    

 







 



KUMLUCA'DA BİR HAFTA SONU KAMPI: ARIKAYASI ŞELALESİ SU YÜRÜYÜŞÜ

Önce bir yağmur damlası düştü. Sonra ikincisi... Sonra bir baykuş öttü. Gecenin tam üçüydü ya da ikisiydi... Zamanın akışı o anlarda belli b...