bira etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
bira etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Mayıs 2025 Pazar

BİR BİRA, BİR ŞEHİR: SARAYBOSNA'DA ALTERNATİF MEKANLARIN PEŞİNDE

Bir bira sever olarak, gittiğim her ülkede o ülkeye özgü biraları denemeyi bir gelenek haline getirdim. Bazı yerlerde ise bu konuda hoş sürprizlerle karşılaşıyorum; kimi mekanlar kendi lisanslı biralarını üretiyor ve bu özel tatları yalnızca orada deneyimleme şansınız oluyor. Bosna-Hersek gezimizde de bu geleneği sürdürerek biraların ve mekanların izini sürdük. Başkent Saraybosna’da, şehrin sembollerinden biri olan bira fabrikasını ziyaret ettik. Yalnızca fabrikanın tarihi atmosferini solumakla kalmadık, burada üretilen biraların tadımını da gerçekleştirdik. Hemen fabrikanın yanındaki şık bir mekanda oturup, biralarımız eşliğinde bir Saraybosna akşamının tadını çıkarmak ise gerçekten çok keyifliydi. Şimdi ise biralar ve mekanlar hakkında birkaç tüyo paylaşma zamanı…




İlk durağımız: Saraybosna Bira Fabrikası (Sarajevska Pivara)

1864 yılında Avusturya-Macaristan İmparatorluğu döneminde kurulan bu fabrika, Bosna-Hersek’in ilk modern sanayi tesislerinden biri olma özelliğini taşıyor. Günümüzde hala üretime devam eden bu tarihi fabrika, Saraybosna’nın önemli simgelerinden biri.



Fabrikanın önünden geçerken kamyonlara kasa kasa biraların yüklendiğine tanık oluyoruz. Bira üretiminde kullanılan meşhur kaynak suları sayesinde, Saraybosnalılar arasında "Sadece birası için değil, suyu için bile gidilir" şeklinde esprili bir söylem oluşmuş.



Fabrikanın içinde yer alan müze ve restoran, ziyaretçilere tarih ve lezzeti bir arada sunuyor. Gerçekten keşfedilmeyi bekleyen özel bir durak...




Ve işte... Pivnica HS’in kapısından içeri adımınızı attığınız anda şık bir atmosfer karşılıyor sizi. Sarajevska Pivara’nın zengin menüsünden seçtiğiniz enfes biraları yudumlarken, mekanın ruhuna uygun müzikler muhabbetinize eşlik ediyor. Leziz yemeklerin kokusu ise adeta büyülüyor.



Favori biramız mı? Kesinlikle Tamno Dark!


İkinci durağımız: La Cava Sarajevo


Sokak ruhunu doyasıya kadar hissedeceğiniz, Başçarşı ve Ferhadija Caddesi’ne yalnızca birkaç adım mesafede konumlanmış, adeta Saraybosna’nın kalbinde atan bir nokta. Burada bir bardak "Sarajevska lager" eşliğinde biraz soluklanmak, gelip geçenleri izleyerek şehrin ritmine kulak vermek çok keyifli.





La Cava’nın playlist’inden yükselen efsane şarkıların melodileri ardından modern seçkilerle çalınıyor kulağınıza. Bu müzikler, şehrin geçmişle bugünü harmanlayan dokusuna adeta fon müziği oluyor. 




Yakınlarında camiler ve farklı ibadethaneler bulunmasına rağmen, sokaklara taşan bistrolarıyla La Cava, Saraybosna’nın hoşgörü dolu yapısını gözler önüne seriyor. Müslüman kimliğinin yoğun hissedildiği bu bölgede böyle özgür ve samimi bir bara rastlamak, şehrin renklerinin nasıl iç içe geçtiğini gösteriyor.




Eğer siz de bu taş sokaklarda dolaşırken küçük bir mola vermek isterseniz ve şehrin dokusundan da kopmak istemiyorsanız, La Cava iyi bir adres...

Üçüncü durağımız: Sophie's Garden





Şehrin ruhunu hem sabah hem akşam yaşayabileceğiniz bir diğer güzel mekan: Sophie's Garden. Sabah saatlerinde kahvelerini yudumlayıp gazetelerine göz atan Saraybosnalılarla dolu. Akşamları ise şaraplarını veya biralarını yudumlayan insanların oluşturduğu keyifli bir ortam sizi bekliyor burada.




Mekanın personeli sıcacık ve güler yüzlü. İlk andan itibaren kendinizi rahat hissetmeniz için ellerinden geleni yapıyorlar. Caddeye bakan bistro masalarına kurulup, şehrin akışını izlerken Sophie's Garden’ın huzurlu atmosferine kapılmamak mümkün değil.




Konumu da oldukça etkileyici; Franz Ferdinand’ın suikasta uğradığı tarihi noktaya çok yakın. Yani burası yalnızca bir kafe değil, aynı zamanda Saraybosna'nın tarih kokan sokaklarının tam kalbinde bir soluklanma noktası.



Şehirle bağınızı hiç koparmadan küçük molalar vermek için harika bir adres.




Saraybosna'da elbette saydıklarım bunlarla sınırlı değil. Özellikle yaz aylarında hareketlenen barlar sokağı ve şehrin dört bir yanındaki Yugoslav esintili, her biri farklı karakterdeki bar ve eğlence mekânlarını da keşfetmenizi öneririm.


Teşekkürler Dünya!






Not: 


-  Alkollü içeceklerin fazlası sağlığa zararlıdır. 
- 'İçki içmek' yerine 'alkol almak' deyimini kullanmak politiktir.
-  Alkolizm ile mücadele ile alkollü içki tüketme kültürü ile mücadele farklı şeylerdir.
-  Bar, Birahane, Pub ve Meyhane gibi mekanlar bir kültürün parçası mekanlardır.
-  Her içki içen insan kötü insan değildir, hiç içki içmeyen insanlar da çok büyük kötülükler yapabilir.

7 Aralık 2024 Cumartesi

STUTTGART VE ÜZÜM BAĞLARI: TARİHTE BİR YOLCULUK

Almanya denildiğinde akla genelde bira gelir. Ancak Stuttgart ve çevresinde durum biraz farklı. Yüzyıllar öncesine uzanan bu bölgedeki gelenek, Romalıların üzüm bağları yetiştirmesiyle başlamış. Stuttgart, üzüm bağları açısından oldukça zengin bir geçmişe sahip ve günümüzde 17.5 hektardan fazla üzüm bağıyla bu gelenek devam ediyor. İlginç bir şekilde bu bağların çoğuna toplu taşıma kullanarak ulaşmak oldukça kolay.

Aybars Dağ



Untertürkheim’dan Başlayan Yolculuk

Gezimiz, Stuttgart’ın Untertürkheim bölgesinde başladı. Bu, Smart City Solutions programımın bir parçası olarak yapılan bir keşif gezisiydi. Gezinin amacı, hem bölgeyi daha yakından tanımak hem de şehri öğrenmekti. Hocamızın rehberliğinde Untertürkheim’ın dar ve etkileyici sokaklarında yürüyüşümüze başladık.


Evlerin arasından geçerken, eski ve yeninin bir arada nasıl sunulduğunu görmek oldukça ilgi çekiciydi. Örneğin, bir sokağın bir kısmı taş döşemelerle kaplıyken, diğer kısmı asfalttı. Hocamız, bu durumun bölgedeki geçmiş ve geleceği bir arada göstermek için yapıldığını anlattı.



Yol Üzerindeki Sürprizler

Yürüyüş sırasında, eski zamanlardan kalma bir dinlenme alanına rastladık. Bu alan, taşlardan yapılmış olup üzerindeki amblemler Untertürkheim bölgesini temsil ediyordu. Eski zamanlarda burada geçen yolcular, eşyalarını taşın üzerine koyarak dinlenirlermiş. Günümüzde de bu tarihi alan korunmaya devam ediyor.



Üzüm bağları ise yürüyüşün bir diğer büyüleyici detayıydı. Yol boyunca birçok farklı türde üzüm bağıyla karşılaştık. Ne yazık ki çeşitlerin tam sayısını öğrenemedim, ancak birkaç üzümün tadına bakma fırsatı buldum ve gerçekten leziz olduklarını söyleyebilirim.



Grapkapelle: Aşk ve Tarihin Buluştuğu Nokta

Yürüyüşümüzün sonunda Grapkapelle’ye ulaştık. Baden-Württemberg eyaletinin kralı tarafından yaptırılmış olan bu şapel, aşk ve tarihin simgesi olarak dikkat çekiyor. Şapel, Almanya ile Rusya arasındaki iyi ilişkilerin bir sonucu olarak bölgeye gelen Rus prenses Katherina’nın anısına inşa edilmiş. Prensesin erken yaşta ölümü üzerine kral, onun anısını yaşatmak için bu gösterişli şapeli inşa ettirmiş. Günümüzde bu bölge “Aşk Tepesi” olarak biliniyor ve ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Şapelin tasarımı oldukça etkileyici ve içinde iki aşığın mezarı bulunuyor.







Stuttgart’a Yükseklerden Bakış

Şapelden şehrin belirli kesimlerini görme fırsatımız oldu. Bu yükseklikten Mercedes-Benz’in birçok tesisini görmek mümkün. Stuttgart, Mercedes-Benz’in doğduğu şehir olarak biliniyor ve firma hâlâ bu şehirdeki ana merkezinden çalışmalarını yürütüyor.



Bu gezi, sadece Stuttgart’ın tarihi ve kültürel zenginliklerini değil, aynı zamanda üzüm bağlarıyla olan bağını da görme fırsatı sundu. Eğer bir gün Stuttgart’a yolunuz düşerse, Untertürkheim çevresinde bir yürüyüş yaparak bu eşsiz bölgeyi keşfetmenizi şiddetle tavsiye ederim.

 



Kaynak: https://movingtostuttgart.com/vineyards-wineries/



28 Kasım 2024 Perşembe

K. MAKEDONYA BİRALARI

Kuzey Makedonya seyahatimizde Üsküp Havalimanı'ndaki pasaport kontrolünden geçtikten sonra bizi ilk olarak ülkenin en popüler bira markası Skopsko'nun (Ckoncko şeklinde yazılıyor) büyük bir reklam panosu karşıladı. Bir bira sever olarak bu karşılama tabii ki benim çok hoşuma gitti.:) Üsküp ve Ohrid kentlerini kapsayan gezimizde sıcak havanın etkisi ile verdiğimiz kısa molalarda ve yemek aralarında bu ülkede üretim yapan markaların buz gibi soğuk biralarıyla serinlemeye çalıştık. 


1 - SKOPSKO (CKONCKO)


Kuzey Makedonya'nın milli bira markası desek yanlış olmaz. Üsküp'ün ana meydanlarında, binaların dış cephelerinde ve şehrin farklı yerlerindeki reklam panolarında Skopsko bira sıklıkla karşınıza çıkıyor. Bu ülkedeki mekanların ve festivallerin en popüler içeceği. Pazar payına bakıldığında da ülkenin bir numaralı bira markası. Kutu ve cam şişede sunulduğu gibi marketlerde 1.3L'lik pet şişelerde de satılıyor. Pilsen familyasından bir lager olan Skopsko'nun içimi oldukça keyifli. İçerisindeki şerbetçiotunun verdiği acılık bence oldukça yerinde ve Türkiye'de üretilen biraların neredeyse tümünde kendini hissettiren alkol kokusunu bu birada hissetmiyorsunuz. Skopsko'nun alkol oranı % 4,9. 



Ayrıca soğuk filtreleme sisteminden geçirilmiş, pastörizasyon işlemi içermeyen ve bu sayede taze kalabilen 90 günlük son kullanma tarihine sahip "Skopsko Smooth" serisi de bulunuyor. Oldukça rafine ve ferahlatıcı bir tada sahip bir lager bira olan Skopsko Smooth ise  %4,5 alkol oranına sahip.

Skopsko Şişe Fiyatı: 0.5L 60 MKD (Yaklaşık 38 TL/ Ağustos 2024)
 
Mekanlardaki Fiyatı: 150 MKD (Ağustos 2024)
 



2- ZLATEN DAB / ALTIN MEŞE

Skopsko'dan sonra en fazla göze çarpan ikinci bira markası Zlaten Dab yani Altın Meşe... Zlaten Dab, %11 malt ve %4,5 hacim alkol içeriği ile hoş bir acılık ve saf bir tat sunuyor. Altın sarısı bir rengi var ve çok iyi köpürüyor. Bana tadı biraz Beck's'i anımsattı. Balkanlar'daki en popüler biralardan biri olan Zlaten Dab birasının 1.5L'lik şişesinin kapak kısmı tıpkı bir şampanya şişesindeki gibi kendine has bir folyo ile kaplı olarak sunuluyor.


3 - KRAL MARKO

Bu bira ismini 12. yüzyıl hükümdarı Kral Marko'dan alıyor. Geleneksel bir tarife göre üretilen bu bira % 4.5 alkol oranına sahip. İçimi çok çok yumuşak ve bir biraya hoşluk kattığını düşündüğüm o şerbetçiotunun verdiği acılık hiç yok. Bardağı dik tutarak doldururken yoğun bir köpükle de karşılaşmadım. İçeriği aslında neden böyle olduğunu özetliyor: su, bira maltı ve bira mayası. Benim çok tercih edeceğim türden bir bira olduğunu söyleyemem; ama olsa asla hayır demem:)





Not: 

-Alkollü içeceklerin fazlası sağlığa zararlıdır. 
-'İçki içmek' yerine 'alkol almak' deyimini kullanmak politiktir.
-Alkolizm ile mücadele ile alkollü içki tüketme kültürü ile mücadele farklı şeylerdir.
- Bar, birahane ve meyhane gibi mekanlar bir kültürün parçası mekanlardır.
- Her içki içen insan kötü insan değildir, hiç içki içmeyen insanlar da çok büyük kötülükler yapabilir.



6 Temmuz 2024 Cumartesi

GÜRCİSTAN BİRALARI

Bir bira sever olarak gittiğim bir ülkede mutlaka o ülkeye özgü biralardan içerim. Hatta bazı ülkelerde mekanların müşterilerine özel kendi ürettikleri lisanslı biralarını ve diğer içkilerini de mutlaka denerim. Gürcistan gezimizde içtiğimiz geleneksel ve farklı biraları burada paylaşmak istedim. 


1- Grape Agate

Gürcistan'da kutlanan geleneksel hasat bayramı Rtveli geleneğine özel olarak üretilmiş Odessa üzümü ile fesleğen aromalı bugüne kadar içtiğimiz en farklı biralardan biri...Alkol oranı % 4. İçimi yumuşak ve üzüm şırası ayarında.


Bira
Çakır keyif:)
Grape Agate
Özel










Beers


Gosty Bar / Batum



2- Argo

Gürcistan'ın en çok tüketilen milli bira markalarının başında geliyor. Bir bakıma ülkenin bağımsızlığını da simgeliyor. Argo Blue, lager bir bira. Alkol oranı % 4.8.  İçimi gayet güzel ve sıcak havalarda oldukça serinletici.

Argo Beer
Fabrika / Tiflis


3- Natakhtari

Bu bira adını Gürcistan'ın Mtianeti bölgesindeki Natakhtari Köyünden alıyor. Tabii bira yapımında kullanılan sularını da yine aynı köydeki kaynaktan temin ediyor. Marketlerdeki etiket fiyatlarına göre gördüğüm en ucuz fiyatlı biralardan biri. Efes Georgia tarafından üretiliyor. Alkol oranı % 5. Bir litrelik şişelerde de satılıyor. İçimi oldukça keyifli. 


Natakhari Bira




4- Shavi Lomi

Gürcistan'ın ilk butik (craft) birası. Atıştırmalıklarla mükemmel uyum... Rengi ve dokusu çok güzel. 0.4'lük kendi özel bardağından içmek ayrı bir keyifli. 



Not: 

-Alkollü içeceklerin fazlası sağlığa zararlıdır. 
-'İçki içmek' yerine 'alkol almak' deyimini kullanmak politiktir.
-Alkolizm ile mücadele ile alkollü içki tüketme kültürü ile mücadele farklı şeylerdir.
- Bar, Birahane, Pub ve Meyhane gibi mekanlar bir kültürün parçası mekanlardır.
- Her içki içen insan kötü insan değildir, hiç içki içmeyen insanlar da çok büyük kötülükler yapabilir.
 

KUMLUCA'DA BİR HAFTA SONU KAMPI: ARIKAYASI ŞELALESİ SU YÜRÜYÜŞÜ

Önce bir yağmur damlası düştü. Sonra ikincisi... Sonra bir baykuş öttü. Gecenin tam üçüydü ya da ikisiydi... Zamanın akışı o anlarda belli b...