Avrupa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Avrupa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Ekim 2025 Cumartesi

LİHTENŞTAYN: İKİ ÜLKENİN ARASINDA SIKIŞMIŞ BÜYÜLEYİCİ BİR KASABA ÜLKE

Lihtenştayn deyince aklımıza pek bir şey gelmiyor. Hatta çoğumuz neresi olduğunu bile bilmiyordur. Lihtenştayn aslında hala krallıkla yönetilen, İsviçre ve Avusturya’nın arasında kalan, Avrupa’nın 160 km2 ile en küçük dördüncü ülkesi.

Aybars Dağ



Vaduz’a İlk Adım: Alte Rheinbrücke Vaduz Köprüsü

Lihtenştayn’ın küçüklüğünden dolayı gezimize direkt olarak başkentten, yani Vaduz’dan
başladık. Bu masalsı başkente ulaşmak için İsviçre üzerinden keyifli bir yolculuk yaptık.
Ülkeye giriş sırasında, bizi çok hoş bir manzara karşıladı: İki ülkeyi birbirine bağlayan
köprüde, İsviçre ve Lihtenştayn bayrakları karşılıklı olarak adeta birbirini selamlıyordu.
Köprüden geçişimizden hemen sonra ise, İsviçre ile Lihtenştayn'ı birbirine bağlayan tarihi yapı, Alte Rheinbrücke Vaduz Köprüsü bizi bekliyordu. Bu ahşap köprüyü de gördükten
sonra, şehre doğru ilk adımımızı atmış olduk.





Görsel Bir Şölen: Büyüleyici Vaduz Kalesi
Şehrin merkezine doğru ilerlerken, bir yandan da dağların heybetli manzarası eşliğinde,
Vaduz Kalesi'nin büyüleyici görüntüsü bize adeta görsel bir şölen sunuyor. Bu eşsiz
manzarayı daha yakından deneyimlemek için sabırsızlanıyorduk. Hemen şehir merkezinde arabamızı park ettik ve kalenin o muhteşem silüetiyle en güzel fotoğrafı çekmek için kendimize en uygun açıyı bulmaya koyulduk.




Başkent Vaduz: Gelişmiş Bir Kasabanın Sakinliği
Lihtenştayn gerçekten de tahmin ettiğimiz gibi oldukça küçük bir ülke. Başkent Vaduz, bir
şehirden çok gelişmiş, düzenli bir kasaba izlenimi veriyor. Şehrin merkezinde modern
betonarme yapılar göze çarpsa da, dikkatimizi çeken önemli bir detay var: Yeni yapılan
binaların, apartmanlar dahil olmak üzere, büyük ölçüde ahşap yapı geleneği korunarak inşa edilmesi. Bu, kasabanın doğal dokusunu kaybetmeme çabasını gösteriyor.

Vaduz'un merkezi oldukça ufak; meşhur ana caddesini çok kısa sürede yürüyerek turluyoruz.

İnternette okuduğumuz bilgilere göre burası bir vergi cenneti olarak biliniyor ve birçok
Avrupalı şirketin aktif iş yapmasa da burada bir ofisi bulunuyor.

Hediyelik magnet almak için uğradığımız bir büfede ise sürpriz bir şekilde Türk bir
hanımefendiye rastlıyoruz. Burada doğup büyüdüğünü ve uzun yıllardır yaşadığını anlatıyor.


Kendisine buradaki hayatı sorduğumuzda ise, "Gördüğünüz gibi, burası oldukça ufak ve
yapılacak pek bir şey yok," cevabını alıyoruz. Bu samimi yanıt, kasabanın sakinliğini özetler nitelikte.

Lihtenştayn'ı derinlemesine gezmek gibi bir planımız olmasa da bu küçük ülkeyi görmüş
olmaktan mutluyuz. Kısa süren bu ziyaretimizin ardından, bir sonraki durağımız olan
Avusturya'ya doğru yola çıkıyoruz. Bize ise geride bıraktığımız bu güzel manzaralar kalıyor.






11 Nisan 2025 Cuma

ORTA ÇAĞ RUHUNU YAŞATAN ŞEHİR: ESSLİNGEN

Esslingen am Neckar, Stuttgart’a sadece 15 dakika uzaklıkta bulunan küçük ama büyüleyici bir şehir. Buraya adım attığınız anda kendinizi modern Almanya’nın dışında, adeta bir masal kitabının içindeymiş gibi hissediyorsunuz. Renkli evleri, tarihi sokakları ve korunan mimarisiyle Esslingen.

Aybars Dağ



Schelztorturm – Tarihin Sessiz Bekçisi

Şehrin en dikkat çekici yapılarından biri olan Schelztorturm, 13. yüzyılda inşa edilmiş. Zamanında bir şehir kapısı olarak kullanılmış ve Esslingen’in dış dünyayla olan bağlantısını sağlıyormuş. Aynı zamanda düşmanlara karşı gözlem ve savunma amacıyla da işlev görüyormuş. Bugün hâlâ ayakta oluşu, o dönemlerin mühendislik ve işçilik becerisine hayran kalmamak elde değil.

 



Korunmuş Mimari ve Zamanda Yolculuk

Esslingen’in en etkileyici yönlerinden biri, tarihi dokusunun büyük ölçüde korunmuş olması. Şehrin merkezinde dolaşırken yüzyıllar öncesine ait yapılarla iç içe yürüyorsunuz. Özellikle metrelerce yükselen kiliseler karşısında insanın aklına şu soru düşüyor:
 "Bu kadar eski zamanlarda bu yapılar nasıl inşa edildi?"

Günümüzde şehir estetiğine bu kadar önem verilmemesi biraz üzücü. Oysa burada, geçmişin inceliği her detayda hissediliyor.

 


Esslingen Kalesi ve Muhteşem Manzara

Esslingen Kalesi’ne ulaşmak biraz zahmetli ama kesinlikle buna değer. Ahşap iskeletle kaplanmış merdivenlerden çıkıyorsunuz. Tırmanış yorucu olsa da, ulaştığınızda karşılaştığınız şehir manzarası yorgunluğunuzu unutturuyor. Kalenin arka kısmında yer alan bahçe ise tam anlamıyla huzur dolu bir nokta. Manzara eşliğinde zaman geçirmek insana çok iyi geliyor.

 


Üzüm Bağları ve Şarap Kültürü

Kale manzarasına eşlik eden bir diğer güzellik ise üzüm bağları. Daha önceki yazılarımda da bahsettiğim gibi, Baden-Württemberg eyaleti bağcılığıyla meşhur. Esslingen’de bu kültürün bir yansıması olarak, tepelerde üzüm bağları görmek oldukça doğal. Bu da şehrin sadece tarihiyle değil, doğasıyla da büyüleyici olduğunu kanıtlıyor.

 



Küçük Mola: Sıcak Çikolata ve Tatlılar

Esslingen’de yoğun geçen gezimizin sonunda bir kafede oturma fırsatı bulduk. Biz tercihimizi sıcak çikolatadan yana kullandık ve yanına bir de tatlı söyledik. Özellikle elmalı tart gerçekten efsaneydi.

 



Küçük Ama Etkileyici

Esslingen çok büyük bir şehir değil ama buna da ihtiyacı yok. Çünkü burada her şey dozunda. Tarihi yaşamak, güzel manzaralar görmek isteyenler için ideal bir rota. Tahminimce yarım gün içerisinde şehrin gezilmesi gereken noktalarının çoğunu görebilirsiniz.

 


Sevgiler…

KARADENİZ'DEN HAZAR'A ATEŞLER ÜLKESİNDE: AZERBAYCAN'DA GOBUSTAN VE ABŞERON TURU

Bu bölümde Azerbaycan gezimizin en heyecanlı gününe geldik. Ülkeye gelmeden önce bir tur firmasından satın aldığımız Gobustan (Kobustan ya d...