Halı Müzesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Halı Müzesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Kasım 2025 Pazar

KARADENİZ'DEN HAZAR'A ATEŞLER ÜLKESİNDE: BAKÜ (II. BÖLÜM)

Bakü’de güneşli ve sıcak bir güne uyanıyoruz. Pırıl pırıl gökyüzünün altında şehri yeniden keşfetmek için yollara düşüyoruz. Gün boyunca süren Bakü şehir turunda, geçmişin izleriyle modern mimarinin yan yana uzandığı sokaklarda yürürken, Kafkasların sahip olduğu zengin kültürel mirası yakından gözlemleme fırsatı buluyoruz. Yeni günün ilk durağı ise İçerişehir (İçərişəhər)  yani Eski Şehir. İsmi gibi şehrin içinde ayrı bir şehir burası. Surlarla çevrili olan bu alan, Azerbaycan'ın tarihi ve kültürel zenginliğini yansıtan adeta bir açık hava müzesi.




Bakü’nün Kalbinde Bir Tarih Adası: İçerişehir

İçerişehir, UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan tarihi bir yerleşim alanı ve Bakü’ye gelen turistlerin en çok ziyaret ettiği noktalardan biri.

Tarihi oldukça eski. Şirvanşahlar döneminden kalma yapılar, camiler, taş evler ve kale surlarıyla çevrili dar sokaklarıyla, şehrin tam merkezinde modern zamandan tarihin başka bir dönemine geçiş hissi veriyor. İçerişehir, Bakü’nün kalbinde yer alan; kültürel derinliği, mimari dokusu ve yaşayan tarihiyle adeta bir açık hava müzesi gibi…




Eski şehrin sokaklarında dolaşmak gerçekten çok keyifli. Dükkanlarda en çok göze çarpan eşyalar rengarenk desenleriyle dikkat çeken Azerbaycan halıları. Sanki görünmez bir uçan halı sizi tarihin başka bir sayfasına taşıyor ve attığınız her adımda, fotoğraf karesine yeni anılar eklemek için sık sık durma isteği duyuyorsunuz.




Burada da Bakülüler’in o dostane ve sıcak karşılamalarıyla yeniden karşılaşıyorsunuz. Türkiye’den geldiğinizi anladıkları anda yüzlerinde beliren gülümseme, sizi ne yabancı ne de misafir gibi hissettiriyor; adeta evinizdeymişsiniz duygusunu veriyor. İçerişehir’de dilerseniz günlük tur satın alıp rehber eşliğinde gezebiliyorsunuz. Hatta küçük buggy tipi araçlarla tarihi sokaklarda dolaşmak da mümkün. Tur satıcıları size genellikle yalnızca şehir içi değil, Bakü dışındaki bölgeleri kapsayan turları da öneriyorlar. Ancak planınız olduğunu söylediğinizde asla ısrarcı davranmıyorlar, bu da şehirde karşılaştığımız nazik ve anlayışlı iletişim kültürünün güzel bir örneği.




İçerişehir sadece bir turistik alan değil; buradaki eski evlerde yaşam hala sürüyor. Tarihi dokusunu koruyarak yenilenmiş, mimari açıdan oldukça zengin ve estetik yapılar; müzeler, ibadethaneler, hamamlar, kervansaraylar ve küçük dükkanlar adeta koca bir dairenin içerisine kümelenmiş durumda.




Biz yürüyüşümüze kale kapılarından giriş yaparak başladık. Dar sokaklardan geçerken her köşe sizi farklı bir döneme götürüyor. Unutmadan söyleyelim, İçerişehir’e girişler tamamen ücretsiz. Şehrin merkezinde böylesine korunmuş bir tarih alanını dilediğiniz gibi gezebilmek, Bakü’nün kültürel zenginliğini daha yakından hissetmenizi sağlıyor.

Şirvanşahlar Sarayı

Şirvanşahlar Sarayı’na geliyoruz. Burası, İçerişehir’in en etkileyici tarihi yapılarından biri ve gezmesi oldukça geniş zaman alıyor. Sarayın içerisinde camilertürbeler, dönemin idari yapıları ve günümüze ulaşmış kültürel eşyalar sergileniyor. 



Ayrıca İçerişehir’in minyatürü ve Azerbaycan’ın önceki Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in kültürel mirasa verdiği önemi yansıtan fotoğrafların yer aldığı özel bir sergi alanı da bulunuyor.






Azerbaycan’da yaklaşık 700 yıl hüküm süren Şirvanşahlar Devleti tarafından 12–15. yüzyıllar arasında inşa edilen saray, bugün UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alıyor.



 

Yaklaşık 50 odadan oluşan bu yapıda hükümdarların divanhanesi, camiler, türbeler, su deposu ve hamam yer alıyor. 




İki katlı sarayın alt katının hizmet alanı, üst katının ise şah ve ailesinin yaşam alanı olduğu düşünülüyor. Şirvanşahlar Sarayı, günümüzde müze olarak hizmet veriyor. Müzeye girişler ise ücretli.




Minyatür Kitap Müzesi

Bu etkileyici mimari kompleksten çıkıp, İçerişehir’de görülmesi gereken en önemli müzelerden biri olan Minyatür Kitap Müzesi’nde soluğu alıyoruz. Bu müzeyi ücretsiz bir şekilde ziyaret edebiliyorsunuz.



Buradaki edebi eserler, yayınlandıkları dillere göre ülke ülke isimlendirilmiş ayrı raflarda sergileniyor. Azerbaycan’ın yazılı kültüre verdiği değeri orijinal bir biçimde yansıtan bu müze, Bakü’yü ziyaret eden herkesin mutlaka görmesi gereken özel bir mekan.




Kısa Bir Mola

Yazdan kalma havanın tadını çıkararak Eski Şehir’deki yürüyüşümüze kısa bir soluklanma molası vermek istiyoruz. Biraz serinlemek ve tarihi dokunun atmosferini aynı ölçekte hissettirecek otantik bir mekanda keyif yapıyoruz.




Buradaki tüm kafe ve restoranlarda alkollü içecek menüsü de yer alıyor. Tatilimiz boyunca gittiğimiz restoranlarda, bizdeki meyhane kültüründen farklı olarak yemek yerken içki içme alışkanlığının yaygın olduğunu gözlemledik.




Şef garson, menüden Xırdalan ve Efes biralarını göstererek, “İkisi de bizim biramız, farkı yok,” diyerek aynı kimlikten olduğumuza dair ince bir gönderme yapıyor. Elbette merakıma yenilip, serinlemek için Xırdalan’ı tercih ediyorum. Oldukça soft, yani yumuşak bir içimi var ve rahatsız etmiyor. Bizim biralarda alışık olduğumuz o yoğun tat ve gazlı yapı bu birada yok; daha dengeli, daha ferahlatıcı bir lezzet sunuyor.




Sevgili eşim Özgenaz ise tercihini kompottan yana kullanıyor yani bildiğimiz kompostodan. Ancak burada kompotlar biraz farklı; içinde iri meyve parçalarının yüzdüğü, Azerbaycan’da oldukça popüler olan feijoa (kaymak ağacı meyvesi) ile hazırlanmış soğuk bir içecek. Bu tropik meyvenin aroması, hem ferah hem de egzotik bir tat bırakıyor.




Bakü’nün Simgesi: Kız Kulesi (Qız Qalası)

Bir sonraki durağımız, Bakü’nün bir diğer simge yapılarından Kız Kulesi oluyor. Kule’nin dışındaki küçük satış noktasından giriş biletlerimizi alıp bu tarihi yapının içine giriyoruz. İç kısımdaki dar taş merdivenlerden kulenin zirvesine doğru çıkmaya başlıyoruz.




Merdivenlerle çıkılan her katta ayrı bir sergi alanı bulunuyor; burada döneme ait tarihi ve kültürel eserler sergileniyor. Oldukça dik şekilde yükselen merdivenlerden çıkarken, taş duvarlarda açılmış geçitlerden geçerken başımızı korumak ve dikkatli olmak gerekiyor.




Kulenin tarihlendirilmesi tartışmalı. Bazı kaynaklar yapıyı Sasani dönemine (6–7. yüzyıl), bazıları ise Şirvanşahlar dönemine (1192) ait kabul ediyor. En yaygın görüşe göre kule 12. yüzyılın sonlarında inşa edilmiş. Bakü’nün güneydoğusunda, sahil parkının yakınında yer alan bu yapı, savunma amaçlı olarak inşa edilmiş bir tarihi kale. 28 metre yüksekliğinde ve 8 kattan oluşan kulenin duvar kalınlığı alt katlarda 5 metreye kadar ulaşıyor. 





Her kat yontma taşlarla inşa edilmiş ve kubbe biçiminde tavanlarla kaplanmış. 1964 yılından itibaren müze olarak hizmet veren Kız Kulesi, 2000 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınmış. Azerbaycan’ın en tanınan sembollerinden biri haline gelen bu yapı, ülkenin banknotlarında da yer alıyor. 




Hazar Denizi’nin sonsuz maviliği, modern şehir dokusuyla tarihi yapıları bir araya getiriyor. Eski şehrin taş renkleri, yeni Bakü’nün cam cepheleriyle iç içe geçmiş halde ve tüm bu görüntü, sanki Azerbaycan halılarının desenlerinde birbirine karışan renkler gibi göz alıcı bir uyum oluşturuyor.

Bakü’nün Hafıza Mekanları

Eski şehirdeki turumuz yavaş yavaş sona ererken, bir dönem Bakü’de yaşamış önemli kişilerin isimlerinin ve anıt heykellerinin yer aldığı binaların fotoğraflarını çekiyoruz. Şehrin merkezi caddelerindeki pek çok yapı, geçmişin izlerini taşıyor.



Dönemin ressamlarıedebiyatçılarıaskerleri ve siyasi figürleri gibi birçok önemli ismin bir zamanlar ikamet ettiği bu binalar, bugün birer hafıza mekanı olarak korunuyor. Her biri, Bakü’nün kültürel belleğini yaşatan sessiz tanıklar gibi… Tıpkı bu fotoğraflarda olduğu gibi...




Hazar’ın Mavisi ve Rüzgarın Sesi

Hazar’ın maviliği, bir mıknatıs gibi bizi yeniden kendine doğru çekmeye başladı. Bu koca göl, Azerbaycanlıların hayatında, ruhunda, edebiyatında ve müziğinde derin, romantik izler bırakmış durumda. İnsanların güler yüzlülüğünde, yumuşaklığında, nezaketinde bu denizin ılımanlaştırıcı etkisinin payı var gibi… Ama belki de bu zarafetin içinde, toprağın altını alev alev yakan gazların enerjisinin de payı vardır diye düşünmeden edemiyorum.




Bugün deniz kıyısına geldiğimizde rüzgar şiddetini artırmış vaziyetteydi. Ancak hızla esen bu rüzgar, Karadeniz’den alışkın olduğumuz hırçın dalgaları ya da şamar gibi çarpan havayı hissettirmiyor. Sadece saçlarımızın dağınıklığı kalıyor geriye…




Deniz Mall: Hazar’ın Kıyısında Modern Bir Yaşam Alanı

Kıyıda, modern mimarinin en dikkat çekici tasarımlarından biri olan Deniz Mall yükseliyor. Hazar’ın kıyısında konumlanan bu alışveriş merkezi, şehrin çağdaş yüzünü en iyi yansıtan yapılardan biri. Hem bir şeyler atıştırmak hem de ürün fiyatlarına göz atmak için kısa bir gezinti yapıyoruz içinde.




Hafta sonu olması nedeniyle, tıpkı Türkiye’deki alışveriş merkezlerinde olduğu gibi, özellikle gençler Deniz Mall’deki denize nazır kafe ve restoranlarda vakit geçiriyor. Türkiye’den aşina olduğumuz pek çok yeme-içme markasının burada da şubesi bulunuyor.

Market fiyatlarına gelince, pek çok ürün Türkiye’yle benzer seviyede. Ancak bazı yiyecek ürünleri ve özellikle alkollü içeceklerin fiyatları Türkiye’ye göre belirgin şekilde daha uygun. Bu arada yeri gelmişken belirtelim: 1 Azerbaycan Manatı yaklaşık 25 TL.




Bakü, ülkenin başkenti ve en büyük kenti olmasının yanı sıra, yaşam maliyetinin de en yüksek olduğu yerlerden biri. Dolayısıyla, bu görkemli yapılar ve parlayan vitrinler arasında, Azeriler için yaşamın hiç de ucuz olmadığını hissetmemek mümkün değil. Ayrıca bunun yanında sosyo-ekonomik anlamda zengin ve elit bir kesimin varlığı, şehirdeki lüks rezidansların ve pahalı araçların sayısındaki fazlalıkla hemen göze çarpıyor. 

Hazar Kıyısında Yürüyüş: Bakü’nün Gözü ve Devlet Bayrağı Meydanı

Deniz Mall’den çıkıp, Bakü’nün Gözü olarak adlandırılan dev dönme dolabın bulunduğu alana doğru kıyı yürüyüşümüze devam ediyoruz. Hazar kıyısında uzanan bu yürüyüş yolu, denizle şehrin modern siluetini birleştiren en güzel noktalardan biri.




Aslında hedefimiz, ülkenin en büyük bayrağının dalgalandığı ve Bakü’nün birçok noktasından rahatlıkla görülebilen Devlet Bayrağı Meydanı’na kadar yürümekti. Ancak rüzgarın şiddetini artırması ve hava sıcaklığının düşmeye başlaması nedeniyle planı biraz değiştiriyoruz. Yine de meydanı uzaktan izleyip birkaç güzel kare yakalıyor, o devasa bayrağın dalgalanışını Hazar’ın fonunda fotoğraflarla ölümsüzleştiriyoruz. 




Azerbaycan’ın başkenti Bakü’deki Devlet Bayrağı Meydanı’nda dalgalanan 36 metre genişliğinde, 72 metre uzunluğunda ve 500 kilogramdan fazla ağırlığa sahip olan dev bayrak, 6 Kasım 2024’te resmen Guinness rekoru olarak tescillenmiş. 

Halı Müzesi

Kıyıda geldiğimiz noktadan geri dönüp, günün son duraklarına doğru ilerliyoruz. Bulunduğumuz bulvar üzerinde yer alan ve Azerbaycan’ın dünyaca ün kazandığı halıcılık ile dokumacılık eserlerinin sergilendiği, mimari tasarımı halı şeklinde olan ülkenin en önemli müzelerinden Halı Müzesi’ne geliyoruz.




Küçük Venedik Parkı’nda Kısa Bir Mola

Müzenin dışından birkaç kare fotoğraf çekip, hemen yakındaki Küçük Venedik Parkı’nı turluyoruz. Burası, yakın dönemde yenilenmiş mimarisi ve Venedik sandalı tarzındaki kayıklarıyla, hem Bakülüler’in hem de turistlerin keyifle vakit geçirdiği popüler bir eğlence alanı.

Fünikülerle Bakü Türk Şehitliği’ne Yolculuk

Caddenin karşısına geçip, şehre hâkim bir tepe üzerine kurulu olan Bakü Türk Şehitliği Anıtı’na gitmek için Bakü Füniküleri’ne yöneliyoruz. Girişte biraz sıra var. Hemen önümüzde duran aileye bilet almamız gerekip gerekmediğini soruyoruz. Ayrı bir bilet gişesi bulunmadığını ve fünikülere binmeden önce istasyon görevlisinden bilet alacağımızı öğreniyoruz.




Sıra bize geldiğinde ise önümüzdeki ailenin sürpriz bir jestiyle karşılaşıyoruz: bizim biletlerimizi onlar satın almış. Yine o güler yüzlü, sıcak tavırla “Kardeşiz, bizden olsun,” ifadesini duyuyoruz. Çocuklarının Ankara’da öğrenci olduğunu ve Türkiye’de çok yardım severlik gördüklerini anlatıyorlar. Daha önce de belirttiğim gibi, bu tür samimi jestlerle burada çok sık karşılaşıyorsunuz.

Bakü Türk Şehitliği

Fünikülerle kısa süren bir yolculuğun ardından Bakü Türk Şehitliği’nin bulunduğu alana ulaşıyoruz. Burası, Alev Kuleleri ve Azerbaycan Cumhuriyeti Milli Meclisi’nin de yer aldığı oldukça geniş bir meydanı kapsıyor.




Ateşler Ülkesinde olduğunuzu hatırlatan yanan dev meşale, dalgalanan Azerbaycan bayrakları ve özenle düzenlenmiş peyzaj alanlarıyla çevrili bu yer, hem şehit mezarlarını hem de anıtı barındırıyor. Sessizliğiyle de iki ülke arasındaki derin dostluğun ve tarihsel kardeşliğin simgesi gibi…




Bakü Türk Şehitliği, Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de, şehre hakim bir noktada Şehitler Hiyabanı (Şehitler Yolu) olarak adlandırılan alanda yer alıyor. Bu anıt, 1918 yılında Kafkas İslam Ordusu’nda görev yaparken Bakü’nün kurtuluşu için şehit düşen Osmanlı askerlerinin anısına inşa edilmiş...




Buradaki anıtı ziyaretimizin ardından, Şehitler Hiyabanı olarak adlandırılan ve ortasında sonsuz ateşi simgeleyen bir meşalenin yandığı Ebedi Ateş Anıtı'na geçiyoruz. 






Bu anıt, Azerbaycan tarihinde “Kara Ocak” veya “Kanlı Ocak” olarak anılan, 1990 yılının 19 Ocak’ı 20 Ocak’a bağlayan gecesinde yaşanan trajik olayda hayatını kaybedenlerin anısına yapılmış. O gece, Sovyet ordusunun halk ayaklanmasını bastırmak amacıyla Bakü’ye girişi sırasında yüzlerce sivil yaşamını yitirmiş. Ebedi Ateş, Azerbaycan’ın bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü uğruna verilen bu büyük mücadelenin simgesi olarak günümüzde de sürekli olarak yanmaya devam ediyor.





Hazar Denizi’nin üzerinden Asya’ya çoktan çökmüş akşam karanlığı siyah bir perde gibi şehrin üzerine doğru çekiliyorken, Bakü Panoramik Parkı’nda şehri bir süreliğine sessizce seyrediyoruz. Göz alabildiğine uzanan ışıklar, denizin karanlık yüzeyinde yankılanıyor. Elbette bir yandan da fotoğraf ve video arşivimize yeni kareler ekleniyor.




Park oldukça kalabalık; insanlar yürüyüş yapıyor, sohbet ediyor, manzaranın tadını çıkarıyor. Manzara Restaurant’ta akşam yemeği için masalarına oturanlar ise Bakü siluetine karşı kadehlerini kaldırıyor.

Alev Kuleleri

Hava karardığında Alev Kuleleri'nin ışık gösterisi de hemen başlıyor. Bulunduğumuz alandan kulelerin bu şovunu rahatlıkla ve en güzel şekilde görüntüleme şansını yakalıyoruz.



Alev Kuleleri (Flame Towers), 2013 yılında tamamlanan ve Bakü’nün modern yüzünü simgeleyen üç gökdelenden oluşan etkileyici bir yapılar topluluğu. “Ateşler Ülkesi” olarak bilinen Azerbaycan’ın doğal gaz alevlerinden ilham alınarak tasarlanan kuleler, 2007’de bir Azerbaycan-Türk ortaklığıyla inşa edilmiş. Toplam maliyeti yaklaşık 350–400 milyon dolar olan kompleks; biri 39 katlı otel, diğeri ofis, diğeri ise konut olmak üzere üç ayrı gökdelenden oluşuyor. Tamamı LED ekranlarla kaplı olan kuleler, geceleri Azerbaycan bayrağı ve alev temalı ışık gösterileriyle şehrin siluetini aydınlatıyor.




Bakü akşam olunca yine o ihtişamlı ışıklarını yeniden yansıtmaya başlıyor. Parktan şehir merkezine doğru ilerlerken Panaromik Park'tan inen merdivenlerin gösterişli yapısı oldukça dikkat çekici görünüyor.




Şehrin en işlek caddesinde bulunan ve akşam yemeği için gitmeyi planladığımız restorana doğru yürürken, kendimizi bir anda şehrin en ünlü parklarından biri olan Filarmoni Parkı’nda buluyoruz. Adını hemen önünde yer alan Filarmoni Orkestrası binasından alan bu park, düzenli peyzajı, süs havuzları ve tarihi dokusuyla oldukça etkileyici bir atmosfere sahip.


Yürüyüşümüz sırasında, kulağımıza bir piyano sesi tınlamaya başlıyor. Parkın ortasında, müzisyelerin canlı performansı adeta havayı dolduruyor. Melodiler, ağaçların arasından yankılanarak bizi kendine doğru çekiyor. Güne sakin ve keyifli bir kapanış yapmak için bundan daha güzel bir tesadüf olamazdı.

Gün Biterken... 

Ve şimdi günün son durağı olan Firuze Restaurant’a geliyoruz. Qaynana Restaurant’tan sonra merkezdeki en popüler turistik yeme-içme mekanlarından biri olan bu otantik restoranın dışarıdan oldukça gösterişsiz bir girişi var; çünkü mekana ulaşmak için caddenin seviyesinden merdivenlerle bir kat aşağıya iniyorsunuz.




Güler yüzlü bir karşılama sonrası, o leziz Azerbaycan yemeklerini tatmak için sabırsızlanıyoruz. Yeraltında olmasına rağmen içerisi geniş, ferah ve sıcak bir atmosfere sahip. Burada, Azerbaycan mutfağının geleneksel lezzetlerinden seçtiğimiz yemeklerin keyfini çıkarıyoruz.




Dolu dolu geçen bir günün ardından, enerjimizi yeniden toplamak için yemekten sonra dinlenmeye çekiliyoruz. Çünkü ertesi sabah biraz erken kalkacağız, Bakü’den biraz uzaklaşacağımız, gün boyu sürecek harika bir tur bizi bekliyor olacak.




Teşekkürler Dünya! 

 

 



 

 

 

KARADENİZ'DEN HAZAR'A ATEŞLER ÜLKESİNDE: AZERBAYCAN'DA GOBUSTAN VE ABŞERON TURU

Bu bölümde Azerbaycan gezimizin en heyecanlı gününe geldik. Ülkeye gelmeden önce bir tur firmasından satın aldığımız Gobustan (Kobustan ya d...