Gürcistan tarihi, coğrafi ve kültürel
zenginlikleriyle son yılların en popüler ve alternatif turizm
destinasyonlarından biri haline geldi. Ülkenin kalbi konumundaki binlerce
yıllık tarihi yapılarıyla ünlü Başkent Tiflis ise başlı başına bir kültür
mozaiği…
 |
Parlamento Binası |
Gürcistan yaklaşık dört milyonluk
nüfusuyla oldukça küçük bir ülke gibi görünse de eski krallık dönemlerinden
günümüzdeki Gürcistan Cumhuriyeti'ne dek uzanan büyük bir tarihi geçmişe
ev sahipliği yapıyor. Bu ülke son yıllarda bir taraftan ABD ve AB diğer
taraftan Rusya'nın çekiştirip durduğu, siyasi tansiyonun yükselerek zaman zaman
Başkentteki Özgürlük Meydanı’na taştığı zorlu süreçlerden geçti. Savaşlar,
işgaller ve istilalarla tahribata uğrasa da Tiflis her defasında kendi
küllerinden doğmayı başarmış bir şehir
 |
BARIŞ KÖPRÜSÜ |
Gürcistan'a vizesiz ve pasaportsuz
sadece yeni çipli TC kimlik kartınızla seyahat edebiliyorsunuz. Tiflis’i
adımlamaya başladığınızda dikkatinizi çekecek belki de ilk şey caddelerde yaya
geçidinin olmaması. Yaya kaldırımları altgeçitlerle birbirlerine bağlanıyor.
Şehir adeta size ‘Aceleciliği geldiğin yerde bırak; beni yavaş yavaş adım adım
dolaş” diye fısıldıyor.
Tiflis'te İki Gün
 |
Mektekhi Kilisesi
|
Bir yandan tarihi Kura
Nehri kenarında uçurumlarla ayrılan kayanın üzerindeki Metekhi Kilisesi’nin
taşlarında 4. yüzyıla dokunurken, diğer yandan şehre hakim bir başka tepe
üzerine kurulu dünyanın en büyük dini yapılarından biri olan Sameba
Katedrali’nde yakın döneme ait en ihtişamlı dini mimarinin görkemli
atmosferine tanıklık ediyorsunuz. Buraları ziyaret etmeniz için katı kurallar
koyulmamış. Sizden istedikleri sadece ibadet edenler içerideyken saygılı
davranmak ve kıyafetlerinize dikkat etmek. Savaş ve çatışmalarla örülü tarihe
sahip Kafkas coğrafyasının en çok özlemini çektiği şey hala “Barış”. Bu yüzden
Tiflis’teki Barış Köprüsü’nün sembolik önemi çok büyük. Orijinal bir mimariye sahip köprü İtalyan mimar Michel De Lucchi tarafından tasarlanmış.
Modern mimarinin eşsiz örneklerinden biri olan köprü turistlerin ilk uğrak
noktalarından biri. Özellikle gece ışıklandırması görülmeye değer. Kentin
kurucusu Kral Vahtang Gorgasali'nin ata binmiş heybetli heykeli tam
karşısındaki Narikala Kalesi’ni selamlıyor. Kaleye çıkmak için bindiğimiz
teleferik Eski Tiflis’i ve Kura Nehri kıyılarını eşsiz manzarası eşliğinde
adeta ayaklarınızın altına seriyor. Narikala Kalesi yüzyıllarca bu kadim kenti
savunmak ve gözlem için kullanılmış. Savaşlar ve depremler nedeniyle bir
kısmı tahribata uğramış olsa da Gürcüler için önemi çok büyük. Turistler bu kaleye
uğramadan dönmüyor.
Gürcistan'ın Annesi: Kartlis Deda
.jpg) |
Kartlis Deda Heykeli |
Hemen ilerisinde ise ‘Gürcistan’ın Annesi’ Kartlis Deda yükseliyor. Tiflis'in kuruluşunun 1500. yıldönümünde dikilen bu heykel 20 metre
yüksekliğinde. Heykelin bir elinde, dost olarak gelenlere şarap
sunmak için büyük bir kâse; diğer elinde ise düşman olarak gelenlere karşı kullanmak üzere bir
kılıç bulunuyor. Şarap demişken üzümden bahsetmemek olmaz. Üzüm bağları bu
ülkenin can damarları. Gürcistan topraklarında binlerce yıldır üzüm
yetiştiriciliği ve şarap üretimi aralıksız sürüyor. Gürcü alfabesindeki
harfleri üzüm salkımlarını andıran şekillere benzetmemiz tesadüf olmasa gerek.
Kale gezisinden sonra binlerce farklı bitki türüne ev sahipliği yapan Botanik
Bahçesi’nde biraz yürüyüp solunmak ve aynı bahçede bulunan 42 metre
yükseklikten akan şelalenin sesini dinlemek sizi şehirden uzak bambaşka bir
yere gelmişsiniz gibi mutlu hissettiriyor. Botanik Bahçesi'nden çıkıp Eski
Tiflis'in şiir gibi sokaklarında yürürken başka hiçbir yerde
bulamayacağınız şaraplı dondurmalardan tatmadan da olmaz.
Kartlis Deda heykelinin fotoğrafını
çekebilmek için doğru açıyı bulmalısınız. Çünkü elektrik kabloları gökyüzünü
örümcek ağı gibi işgal etmiş durumda. Gürcülerin özellikle turistik bölgelerde
altyapı yatırımlarını artırmaları gerekiyor.
 |
Sameba Katedrali |
Cuma Mescidi
 |
Cuma Mescidi
|
Tiflis için kültür mozaği bir şehir
diyebiliriz. Şehir hala Perslerin, Emevilerin Selçukluların, Bizansın,
Osmanlıların ve Rusların izlerini taşıyor. İslamiyet Gürcistan’a 7. Yüzyılda
Araplar tarafından getirilmiş. 1578’de III. Murad döneminde
Tiflis’in Osmanlı hakimiyetine girmesi ile şehirde Müslüman nüfus bir hayli
artmış. Sovyet döneminde ise Müslüman nüfus büyük ölçüde azalmış. Cuma Mescidi
ise geçmişten günümüze ulaşabilen Müslümanlara ait tek dini yapı olarak ön
plana çıkıyor. Bu mescit sıra dışı bir özelliğe sahip. İki mihraba sahip bu dini yapıda hem Sünni hem de Şii Müslümanlar aynı anda birlikte barış içinde ibadet
edebiliyor. Eski Tiflis şifa arayanlar için de uğrak noktası. Kireçlenme,
egzama ve kepek sorunlarına iyi geldiği düşünülen kükürtlü sularıyla ünlü Sülfür Banyolarının en bilineni Chreli Abano Hamamı. Şehrin bu kısmında
gezerken kükürtlü suların buharlaşan kokularını alabiliyorsunuz. Zaten
Tiflis'in anlamı da bu şifalı sularından gelen sıcak-ılık yer demek...
.jpg) |
Tiflis'te yönünüzü asla kaybetmezsiniz |
Tiflis'te hem sağdan hem de soldan direksiyonlu araçların yaygın şekilde kullanıldığını görebilirsiniz. Trafik akışı sağ şeritten sağlanıyor. Bu durum bizim için biraz kafa karışıklığı yaratsa da hem sağdan hem de soldan direksiyonlu araç kullanımı bu ülkeye has bir durum. Ayrıca şehirde sadece şerit çizgileri ile belirlenmiş çok büyük ve karmaşık kavşaklar bulunuyor. Araç kiralayanlar bu kavşaklardan geçerken çok dikkatli olmalı...
Özgürlük Meydanı ve Rustaveli Caddesi
 |
Özgürlük Meydanı
|
Özgürlük Meydanı’ına çıktığınızda ise
yakın tarihin çalkantılı olaylarını ve bir halkın özgürlük ve bağımsızlık
isyanlarını duyumsuyorsunuz. İsmini Gürcülerin büyük şairi Şota Rustaveli’nden
alan Tiflis’in en hareketli caddesine geldiğinizde ise adeta tarihi bir romanın
sayfalarında dolaşıyormuş hissine kapılıyorsunuz. Parlamento binası önünde
Sovyetler Birliği’ne; Ulusal Opera ve Tiyatro binasını gezerken Rus
İmparatorluğu’na; Milli Eserler Müzesi’nde ise modern Gürcistan dönemine
hızlıca geçiş yapıyorsunuz. Eski kentteki geleneksel Tiflis evlerinin ahşap
balkonları sırtlarında bu kadim şehrin koca tarihini taşıyan ve birbirlerini
zarifçe selamlayan kiliselere, sinagoglara ve camiye bakarken; başka bir açıdan
gelecekteki Gürcistan’ı simgeleyen modern mimari binalara, Barış Köprüsü ve
Televizyon Kulesi’ne tanıklık ediyor. Bunun yanında yeme-içme mekanlarının
bulunduğu Jan Shardeni, Bambis Rigi, Erekle II caddelerinde yürürken şehrin
tarihi dokusunun dimağınızda bıraktığı kiremit rengi tat bu caddelerdeki modern
ve klasik müzik melodileriyle harmanlanıyor. Meidan Bazar adlı yer altı
geçidi ise Gürcülerin geleneksel kıyafetlerinden hediyelik eşyalara,
şaraplarından armutlu gazozlarına kadar çeşitli ürünler satın alabileceğiniz
büyük bir pazara açılıyor. Tiflis’in sembolik mekanlarından Saat Kulesi’ni
de mutlaka görmelisiniz. Kulenin içinde küçük bir kukla tiyatrosu var ve günde
iki kez sabah ve akşam 7'de “Yaşam Çemberi” adlı bir kukla gösterisi
oynatılıyor.
 |
Saat Kulesi |
Geleneksel Yemekler ve Mekanlar
 |
Chaduna
|
Gürcistan’ın geleneksel mutfağına ait
haçapuri ve hinkali yemeden buralardan dönmek büyük eksiklik olur. Yanlarında
da yine buraya özgü armutlu gazozlarından onların deyimiyle Lemonade’den
içmeden olmaz. Yemekten sonra tatlı niyetine bir şeyler canınız çekerse Kote Apkhazi Caddesinde mis gibi
tarçın ve şeker kokularını takip edin. Lumier's Chimney Cake dükkanının
önünde sıraya girmiş insanlar göreceksiniz. Orada Prag'ın meşhur trdelnik
tatlısına benzeyen Tiflis'in ikonik dondurmalı baca kekinden mutlaka
tatmalısınız. Tatlınızı yedikten sonra aynı caddeden Özgürlük Meydanı'na
yürüyün ve Rustaveli Caddesi'nde geçin. Bu cadde üzerindeki Ulusal Opera ve
Tiyatro binasının tam karşısında yer alan KvartsCoffee'de kavhe molası verin.
Buraya gelmişken kahvenizi içtiğiniz karton bardaklara mekanın sempatik
çalışanına seçtiğiniz renkli kalemleriyle portrenizi çizdirirken keyifli bir
sohbete de ortak olacaksınız.
 |
Haçapuri & Hinkali |
Daha sonra dilerseniz Tiflis'in ara sokaklarında
gezintiye çıkın. Tedirgin olmayın çünkü Tiflis çok güvenli bir şehir.
Gudiashivili Meydanı'na çıktığınızda restore edilmiş eski Tiflis evlerinin
görsel şöleniyle karşılaşacaksınız. Burada da vakit geçirebileceğiniz güzel
mekanlar bulunuyor. Ya da bizim yaptığımız gibi Tiflis'in ünlü mekanlarından
biri olan Chaduna'ya kadar yolunuza devam edin. Chaduna bir apartman dairesi
ancak içerisi çok hoş bir atmosfere sahip. Burada Gürcistan'ın geleneksel
içkisi olan yüksek alkollü üzüm votkası Çaça'yı deneyebilirsiniz. Çaça tekila gibi tek seferde içiliyor. Ayrıca nefis Gürcü şaraplarından da
tadabilirsiniz. Tiflis'te tüm mekanların kendi yapımları olan şarapları da
menülerinde sunduklarını hatırlatalım.
Fabrika
 |
Fabrika |
'Fabrika' ise Tiflis'e gelenlerin en
popüler uğrak mekanlarından biri. Adından da anlaşılacağı üzere Sovyet
döneminde eski bir tekstil fabrikasıyken faaliyetine son verildikten sonra
dünyanın en iyi hostellerinden birine dönüştürülmüş olarak günümüzde hizmet
vermeyi sürdürüyor. İçerisinde büyük bir çalışma alanı bulunuyor. Avlusunda ise
sıra sıra yeme-içme mekanlarını barındırıyor. Buradaki mekanlarda fiyatlar
şehir merkezindekilere göre çok daha uygun. Burada ayrıca Gürcü biralarını ve
şaraplarını dilediğinizce tadabilirsiniz. Binanın dışı ise oldukça güzel ve
orijinal grafitilerle kaplı. Buraya gelen veya burada kalan grafiti sanatçıları
kendi ifadelerini özgürce Fabrika'nın duvarlarına yansıtmış. Fabrika'da özgürlüğün
ve gençliğin ruhunu hissedebiliyorsunuz. Buradaki avluda tıpkı Tiflis'in pek
çok meydanı ve binasında olduğu gibi Avrupa Birliği ile Ukrayna bayrakları
asılı.
 |
Avrupa Meydanı |
Gürcistan Avrupa Birliği'ne adaylık
statüsü kazanmış bir ülke. Ve bu yüzden kuzeydeki büyük komşusu Rusya'nın
güdümüne girmeyi reddeden geniş bir halk kitlesi mevcut...
Kronoloji Abidesi'nden Tiflis Denizi'ne
Bakış  |
Gürcistan Tarihi Kronoloji Abidesi
|
Şehir merkezine yirmi dakikalık mesafede
yer alan Gürcistan Tarihi Kronoloji Abidesi Tiflis’e gelindiğinde kesinlikle
kaçırılmaması gereken bir mekan. 1985 yılında yapımına başlanmış fakat hiçbir
zaman tamamlanamamış bu benzersiz anıt, Gürcistan’daki 3000 yıllık Gürcü
egemenliğini ve 2000 yıllık Hıristiyanlığı anmak için tasarlanmış. Gürcistan’ın
tüm tarihinin sembolize edildiği anıtta, boyları 30-35 metre arasında değişen
16 sütun bulunuyor. Anıtın merdivenlerinin bulunduğu ana giriş enfes bir
manzara sunuyor. Anıtın arka kısmından ise Gürcülerin Tiflis Denizi
olarak adlandırdıkları yapay gölün muhteşem manzarası sizi karşılarken ‘Bir
Gürcistan Rüyası’nın gökyüzüyle buluşan maviliği sizi kendisine doğru çekiyor.
 |
Tiflis Denizi |