Onun ilham veren ve hayranlık uyandıran hikayesini kısmen de olsa önce kendi ağzından dinleme ayrıcalığına sahip olmuştum. Paylaştığı kıymetli anılarını kelimelere dökmek ve kayıt altına almak ise benim için tarifsiz bir onur. “Olur”unu alır almaz, yine en iyi bildiğimi düşündüğüm şeye, kalemime sarıldım. Sorduğum her soruya içtenlikle ve sabırla yanıt vermesi, bana kendimi çok değerli hissettirdi. Çünkü burada yazılanlar yalnızca geçmişe değil, onun hala temas ettiği, farkındalık yarattığı gelecek nesillere de ışık tutacak. Gülsen Salman Hocamız... Ve geçtiğimiz yıl yayınladığım bir yazımda ondan ilk kez söz ettiğim şekliyle "En güzel dağ çiçeğimiz, bilge yol arkadaşımız"… Ona dair sorular sorma cesaretini sonunda kendimde bulabildim. Çünkü fark ettim ki, bugüne kadar doğru dürüst bir soru sormamışım. “Hocam çadırları topluyor muyuz?” ya da “Molamız ne zaman bitiyor?” gibi birkaç kamp ve doğa yürüyüşü rutininden öteye geçememişim. Oysa onun her sözü, doğada attığı her adım, anlattığı her bitki öyküsü; bir pınar gibi akıp hem zihnimize hem ruhumuza işledi. Şimdi, birlikte nice yollara, nice kamp akşamlarına dair yeni hayaller kurarken gelin, biraz da onun hikayesine kulak verelim.
Gülsen Salman: Türkiye Sevdalısı Bir Eğitim Neferi
Köy Enstitüsü mezunu bir eğitimci, yazar ve gazeteci babanın kızı olarak dünyaya geldim. Zonguldak Öğretmen Okulu'ndan mezun olduktan sonra ilkokul öğretmeni olarak meslek hayatıma başladım. Sporcu ruhum beni Gazi Eğitim Enstitüsü Beden Eğitimi Bölümü’ne taşıdı. Hem dönemimin hem de sistemin zorluklarını birebir yaşadım. Ama hiçbir zaman yılmadım.
Doğaya duyduğum tutkuyla, çocuklara olan sevgimle ve Türkiye’ye olan inancımla yol almaya devam ettim. Çünkü ben, bu topraklara yürekten bağlı bir Türkiye sevdalısıyım.
Bir Tutkunun Peşinden Bartın'a ve BARDOSK 74'e Uzanan Yolculuk
Yıl 2010. Bir doğa yürüyüşüyle başlayan yolculuğum, Ankara’da lisanslı sporcu olarak sürdürdüğüm yoğun dağcılıkla tutkuya dönüştü. Yıllar sonra torun sevgisiyle geldiğim Bartın, bana doğduğum toprakların tüm koku ve dokusunu hatırlattı. Bu güzel kent, içimdeki doğa sevgisini yeniden yeşertti.
2018 yılında, aynı tutkuyu paylaşan insanlarla birlikte kurduğumuz Bartın Dağcılık ve Doğa Sporları kısa adıyla BARDOSK 74 adlı kulübümüz, o günden bu yana doğayla iç içe, dostlukla omuz omuza yürüdüğümüz bir yuvaya dönüştü. Kurucu başkan olarak hala bu ailenin bir parçası olmaktan onur duyuyorum.
BARDOSK 74'ün Ambleminde Saklı Olanlar
Kulübümüzün amblemi yalnızca yürüyüşleri ve kampları değil, taşıdığı değerleri ile doğayla iç içe bir yaşam felsefesini ve birlikte yol almanın gücünü simgeliyor. Amblemimizde Bartın'ın eşsiz doğal oluşumlarından biri olan Güzelcehisar Lav Sütunlarında bir tırmanışçı yer alıyor. Sütunların eteğinde ise bir kamp alanı görülüyor. Aynı zamanda renklerimiz de güçlü anlamlar taşıyor. Mor, kadının yalnızca dağcılık ve doğa sporlarında değil, hayatın her alanındaki mücadele ve direnişini temsil ediyor. Sarı ise doğadaki en görünür renk olması sebebiyle, kulübümüzün yolunu aydınlatan bir simgeye dönüşüyor.
BARDOSK 74 Neler Yapıyor?
BARDOSK 74 ekibi olarak, doğaya olan tutkumuzu paylaşmak ve bu tutkuyu bilinçli bir şekilde yaşatmak adına çeşitli etkinlikler düzenliyoruz. Doğa yürüyüşleri, kamp organizasyonları, eğitim faaliyetleri ve dağ tırmanışları gibi pek çok alanda aktifiz. Ayrıca Türkiye Dağcılık Federasyonu ile ortak etkinlikler gerçekleştiriyor, bu iş birlikleri sayesinde deneyim alanımızı genişletiyoruz. Etkinliklerimizi daha etkili ve güvenli bir şekilde hayata geçirebilmek için kurumsal düzeyde de güçlü bir koordinasyon sağlıyoruz. Bartın Valiliği, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü, Küre Dağları Milli Parklar Müdürlüğü ve İl Sağlık Müdürlüğü ile iş birliği içerisinde çalışıyor; her adımda doğaya ve katılımcılarımıza karşı sorumluluğumuzu gözetiyoruz.
Doğa Sevgisi Küçük Yaşta Başlar
Sadece yetişkinler için çalışmıyoruz. Amasra TEMA (Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı) İlçe Sorumlusu olarak, miniklere doğa sevgisi aşılıyor ve doğayı korumanın yollarını öğretiyoruz. Bu kapsamda çocuklarla birlikte yürüyüşler düzenliyor, doğayla iç içe etkinlikler gerçekleştiriyoruz.
Unutamadığı Anısı: Elbruz Zirvesi
Elbruz zirvemi asla unutamıyorum. Grup, hava şartları nedeniyle geri dönüş kararı almıştı. Ancak ben, Türkiye Dağcılık Federasyonu eğitimlerini almış olmanın verdiği özgüvenle, zirveye tek başıma çıkmaya karar verdim. Bugün dönüp baktığımda, bunun yanlış bir karar olduğunu çok net görüyorum. Çünkü dağlar, fazla özgüveni sevmez. Hele ki zirveler… Orada doğa, her zaman son sözü söyler.
Zirveye ulaştığımda, o anı belgelemek için eldivenimi çıkardım. Tam da o sırada, oraya ulaşan bir Rus grubu ile karşılaştım. Tek başıma, üstelik bir kadın olarak orada olmama oldukça şaşırmışlardı.
Ama ben o şaşkınlığın çok ötesinde, hayatımın tehlikeye girdiği bir farkındalıkla karşı karşıyaydım. Eldivenimi elimde sanıyordum ama meğer o, zirvedeki şiddetli fırtınada uçup gitmiş. Donma tehlikesiyle karşı karşıyaydım. Neyse ki Rus ekip oradaydı. Onlar olmasaydı belki de bugün bunları anlatamıyor olurdum.
Biraz ileride, bir işaret direğine takılmış tek bir eldiven gördüm. Uçup giden eldivenimin yönünde ama başka birine ait ve sağ elime uygun bir eldivendi. Orada öylece duruyordu. Bu bir mucizeydi. O kadar mutlu olmuştum ki anlatamam. Hemen uçup giden eldivenimin yerine o hayatımı kurtaran başkasına ait o eldiveni giydim. Sanki bu ilahi bir hediyeydi.
Karabinamı Rus grubun ip birliğine sabitledim. Beni ekiplerinden çıkarmadılar, aralarına aldılar. Ve o andan sonra, başlangıç konteynerine kadar hep birlikte iniş yaptık. O gün yaptığım şey çok büyük bir hataydı. Ama hala inanıyorum ki, orada bir el beni hep korudu. Bugün bile o anı düşündüğümde içimden sadece bir söz geçiyor: "Şükür"
Doğada Ayak İzimizden Başka Hiçbir Şey Bırakmıyoruz
Bu söz, yalnızca bir motto değil, aynı zamanda bizim için bir yaşam biçimi. Her adımımızda doğayı korumayı, ona zarar vermeden var olmayı ve geride sadece iz bırakmadan dönmeyi ilke ediniyoruz.
Erkek egemenliğiyle bilinen bu spor dalında, özellikle kadınları ve çocukları doğaya yaklaştırmayı önemsiyoruz. Onlara bu alanı sevdirmeyi, Türkiye Dağcılık Federasyonu (TDF) eğitimlerine yönlendirerek profesyonel düzeyde gelişmelerine destek olmayı hedefliyoruz.
Misyonumuz ve Vizyonumuz
Doğanın içinde yürürken flora ve faunaya zarar vermeden, farkındalıkla ve doğayı hissederek yol almak. Her etkinlikte katılımcılara bu hassasiyeti aşılamak ve birlikte öğrenmek.
Doğada yürümenin sadece fiziksel bir etkinlik değil, aynı zamanda bir felsefe olduğuna inanıyoruz. İçselleştiren, fark eden, saygı duyan bir doğa yürüyüşü kültürünü yaygınlaştırmak ve her yaştan bireyi bu yolda buluşturmak en büyük hayalimiz.
Yeni Proje ve Etkinliklere Hazırlık
2018 yılından bu yana üzerinde çalıştığımız bir konu var: Bartın’da doğa yürüyüşü yapılabilecek parkurların belirlenmesi ve işaretlenmesi. Bu süreçte tüm parkurlarımız hazır hale getirildi.
Kültür rotalarıyla koordineli bir şekilde çalışıyor, bu rotaların sürdürülebilir bir altyapıya kavuşması için emek veriyoruz. Hedefimiz, Bartın’a gelen doğa severlerin kamp yaparak, önceden belirlenmiş ve işaretlenmiş bu güzel yollarda güvenle yürüyebilmesini sağlamak.
Bu projelerin hayata geçmesi için çalışmalarımız devam ediyor. Aynı zamanda bu rotaların birer kültür rotası olarak tescillenmesi yönünde de girişimlerimizi sürdürüyoruz.
Ve Son Söz
Gülsen Salman Hocamız ile tanışmış olmak, doğada onun liderliğinde ve izlerinde yürümek büyük bir şans. Ayrıca BARDOSK 74'ün bir üyesi olmak, fırsat buldukça onun sarı renk formasıyla yürüyüşlere ve tırmanışlara katılmak bana ayrı bir mutluluk veriyor. Biz her şeyimizi doğanın içinde paylaştık.
Bizi buluşturan, doğa ananın kucağıydı:
Rüzgarda bir yaprak hışırtısı,
Kamp çadırının üzerine düşen yağmur damlalarının sesi,
Derelerin çığlığı,
Yaban hayvanlarının ayak izleri,
Kamp ocağında demlenen çayın buharı,
Gece yürüyüşünde kafa lambalarımıza üşüşen sineklerin kıpırtıları
Ve yıldızların altındaki muhabbetler...
Ve eminim, yaylalarda gecenin karanlığını bölen dolunay ışığında,
Bir ormanın kuytusundaki mor renkli çiçeklerde
Varlığını hep sürdürecek bu kulüp.
Kuzeyde, kıyıda, bu hikaye sürecek...
Teşekkürler, Güzel Bilgemiz Gülsen Salman!